28 Aralık 2007

iyi seneler.......


herkese bol umut dolu, sağlık dolu ve en önemlisi huzur dolu yeni bir yıl diliyorum.

15 Aralık 2007

incilere devam :)

yemek yiyoruz. televizyon açık. toysrus ın spiderman ile barbieli reklam filmi çok ilgisini çekiyor. dalıyor. sonra da bana sarılıp " aşk bu aşk " diyor. bu durumda insan kendin nasıl hisseder :))))))))

anneanneyi evine bırakıyoruz. ikisi arabada arkada oturuyor. anneanne yorgun kafasını şöyle bir koltuga yaslıyor. benim bücürü kadının kafasını tutup kaldırıyor : " annianni kak, evdi datarsin" ( evde yatarsın)

teyze kapıdan içeriye geçiyor.
can : bana ne detirdin ?
teyze : aa unuttum
can : olsun anne almıştı !?:))

baba ve oğul puding yiyor. anne içerden sesleniyor, çünkü uyku vakti gelmiş.
anne : bitirdiniz mi ?
can : baba bitiydi. ama ben bitiymek ok .( bitirmek yok= bitirmedim :)

verdiği tepkiler inanılmaz. bu konuda gelişim süper de. başka bir konuda cm cm ilerliyoruz. şu ünlü çiş - kaka meselesi :( adama son model mini bir klozet aldım. hani en sonunda bizlere özenir de kendi de oturur diye. biraz da olsun yardımcı oldu. haftasonundan bu yana evde bez takmamaya çalışıyoruz. ancak adam o kadar inat ve bu konuda o kadar tembel ki oynarken veya yemek yemerken kesinlikle gitmiyor. dün akşam tam 5 kez üstbaş değiştirdim :(( eşofman yetiştiremiyorum. yuvada da arada bir kaçırıyormuş. ama evde iyice kendini bırakıyor. umuyorum kısa sürede çözeriz de ev daha da batmaz :)






HERKESE İYİ BAYRAMLARRRRRRRRRRRR

11 Aralık 2007

bücürden inciler..

geçenlerde de bahsettiğim gibi aslında bu blogu oğlumla ilgili her türlü gelişmeyi yazmak ve ona güzel bir hatıra bırakmak için başlatmıştım. ancak ondan çok kendimden bahsetmeye başladım. bundan sonra yazılar biraz da oğluma dönük olacak.

incilerimiz :)

teyze ile saklambaç ouynuyorlar.

teyze : " can beni bulamaz"

can :"can seni bululur"( bulur)
----------------------------------------------------------------------------

taksideyiz. yol cok kapalı ve can sıkıntısı tehlikeli boyutlara geliyor :)

pencereyi açıyor.

anne : " oğlum hava soğuk. kapatalım pencereyi."

can : " bıyak anne. nefeş alayım"



10 dakika sonra adam camdaki buğuyu gidermek için klimayı açar.

can : " aa papat klimayi ama." !!!!


sürekli dur otur diyen anneye haklı tepki :)

can : " bıktım anne senden " üstelik de yaka silkelerek :)


anneden yine anlamsız bir oyalama taktiği :

"oğlum beni ne kadar çok seviyorsun?"

" anne ben şeni şevmiyom." nasıl yani !

" anne ben takşiçi şeviyom." ben dumur :))

allahtan taksi şoförü duymadı :)))

-------------------------------------------------------------------------------------------



anneanne ile torun parka gidiyorlar. biraz da yokuş bir sokak çıkıyorlar. torun ısrarla kucak istiyor. anneanne kıyamıyor alıyor. biraz gidiyorlar.

anneanne : " ama sen artık büyüdün. yürümelisin. taşıyamıyorum seni" diyor.

torunun cevabı : " ama şen daha da böyüksün. taşırsın taşır" oluyor:)

---------------------------------------------------------------------------------------------

yine anneanne toruna boyama kitapları ve kalemleri alıyor.

torun cevap veriyor: " teşkür" :) ( teşekkür)

---------------------------------------------------------------------------------------------

adını bir türlü bulamadığı veya hatırlayamadığı hersey : o baçka bişey

---------------------------------------------------------------------------------------------

canı meyve istemiş. sesleniyor :

" anne. bana mandala vey." (mandalina :) )

---------------------------------------------------------------------------------------------

3 ay öncesine kadar konuşmalarımız çok azdı. emziğin olumsuz etkisi hadsafhadaydı. onu bıraktıktan sonra konuşması o kadar hızlı ilerledi ki, şaşıp kalıyoruz. çok ciddi ve uzun cümleler kuruyor. kurallara çok dikkat ediyor ve genelde hata yapmıyor. elbette bazı harfleri daha net söyleyemiyor ama cümleler süper. sanki daha önce kayıt etmiş, şimdi de çalıyor gibi:) konuşamaması konusunda dert yandığım herkes derdi ki, sakın şikayet etme. daha sonrasında susturamayacaksın. meğer ne kadar haklılarmış :)


7 Aralık 2007

koptum...

koptum şu sıralar yine ben.. inanılmaz sıkılıyorum. herkes, herşey üstüme üstüme geliyor sanki. mevsimden midir nedir okuduğum birçok blogda da bu hava var.

bu arada sevgili gülteinen beni sobelemiş. bakalım neymiş:)


Ben küçükken: günde bir kitap okurdum. hatta ince ise bu zaman zaman iki tane bile olurdu. anneme yalan soylerdim. o beni okulda sanırdı :) ama ben kendimi kütüphaneye kapatırdım. tabii ki almanyadaki ( ki okul döneminde orda yaşadık) kütüphanelerin buradakilerle alakası bile olmazdı. orası mini bir oyun klubu gibi de olurdu. mis gibi koltuklara yayılıp istediğim kadar okurdum. arkadaşlarımla oyun oynardım. annem aslında kitap okumama değil de, okurken kendimi kaybetmeme cok kızardı. ha bir de o dönemde taşıdıgım şişe dibi gibi gözlüklerin daha da kalınlaşmaması için çaba harcardı :)


Aslında ben: anaokulu öğretmeni olmak istemiştim. hatta lise 1 de okurken yapmak istedigimiz mesleği daha yakından tanımamız için 2 haftalık bir staj yaptırmışlardı. ama çocukları çok sevmeme rağmen bu denli sabırlı olamayacağımı farkedip bu işten vazgeçmiştim. sonra mimar olmaya karar vermiştim. ama tam o dönemde türkiyeye dönüş yapmak durumunda kaldık ve ben burdaki sınav sisteminin üzerine fazla düşmediğim için matematik sorularını es geçtim. e alamancı olunca en iyi yapacagım şey dil puanı ile biryerlere kapak atmakti. istedigim bölüm bogazici ingilizce mütercim tercümanlıktı ve puanım rahat rahat yetiyordu. ama buna rağmen istanbul üni. . çıkınca deli olmuştum. araştırınca da inanılmaz bir salaklığımı farketmiştim. sınavda almanca yerine ing. işaretlemeliymişim. üstelik bunu öğretmenime de sormuştum, o da benim yaptığımın doğru oldugunu soylemişti.. onun sayesinde cok iyi bir eğitimden oldum :(


İlk kopyamı ne zaman çektim: hiç çekmedim. ben inek bir öğrenciydim dermişim :)) ama çektim bir kere. gerçi tam olarak hangi dersti hatırlamıyorum. sanırım inkilap tarihi idi.

En saçma huyum: korkunç kinciyimdir. asla unutmam. akrep burcunun en azılı haliyimdir yani:)

Cep telefonum: ilk telefonum nokia idi. hani şu sürgü kapaklı olan türkiyeye ile giren nokia telefonlarından. nokia harici de başka marka kullanmadım. aslında cep telefonunu da ulaşmak yerine ulaşılmak için kullanıyorum. yanımda bulunsun.içim rahat olsun. ama ben pek konuşmam.

En sevdiğim bloglar: listemdeki tüm blogları severek okuyorum.

yine en sona kaldım sanırım bu konuda. sobelenmeyen kaldı mı :)