28 Mart 2009

artık kesinleşmiştir:)



ailecek tombili bir aileyizdir. ama babamız bunu kabullenmez
ve her zaman benden daha zayıf olduğunu iddia eder.
ancak yukardaki delil resim ile artık bunun gerçekdışı olduğu kanıtlanmıştır :)
.......
can kendi halinde resim yapıyorken anne kurcaladı. önce soldaki şekli yaptı.
anne : bu kim ?
can : senn :)
anne : pek mutlu oldum . üstelik saçlarım da var :) peki şimdi de babayı çiz..
başladı yine aynı şekilde çöpadam çizmeye, ancak ortasına yuvarlak bir şekil daha yaptı.
anne : bu nedir ?
can ( sanki çok anlamsız birsey sormuşum gibi) : babamın göbeği anne !
anne kahkaya boğuldu:))
baba ise somurtup oturdu:))

26 Mart 2009

hep burnumun ucunda...

ne mi ?

gözyaşı.. şu sıralar herşeye gözüm doluyor..

duyduğum bir şarkıdan, okuduğum bir paragraftan,

gördüğüm bir haberden, hatta Can'ın bazı sözlerinden

bile etkilenir, alınır oldum..

ben ne zaman bu kadar sulugöz oldum yahu...

25 Mart 2009

can sıkıntısı 3...


hastalandık ya , e yapacak şeyler bulmak gerekirdi.. ve bulduk:)

artık bizim de bir dinozurumuz var. Teyzemizin desteğine teşekkür ediyoruz:)


bu arada bilgisayar konusu ciddi problem olmaya başladı. adama program

beğendiremiyorum. yine ona uygun bir oyun bulmaya çalıştğım ve önceden

deneme yapacağım diye kendimi parçaladğım :) sırada bana

söyledikleri süperdi:)




can : anne valla sen bu işi kapmışsın.. iyi yapıyorsun.. evet evet öyle

gitmesi gerekiyor oklar..


yahu ben mi ona öğretecektim , yoksa o benden daha mı iyi biliyor :)

sanırım ikincisi !!

ben çok mutlu oldum :)

yaprak'ın annesi sevgili ipek beni 2009 Blog ödülleri için aday göstermiş.

kendi halinde bir günlük yazarı olduğunu düşünen biri olarak gerçekten inanılmaz mutlu oldum :))

beni bu tarz bir etkinliğe uygun gördüğü için ipek' e çoook teşekkür ediyorum :)

20 Mart 2009

nazarım değdi sanırım...


işte birkaç gündür aynı bu pozisyondayız...ancak ben gülümsemiyorum tabii..
daha birkaç gün önce allah şükür bu sene fazla hasta olmadık dememiş miydim..
sözümü geri aldım.. şu an öyle hasta ki, iğne bile olmak zorunda kaldı..
ben de elbette o iğne olurken onunla birlikte oluyor gibiyim.. resmen kriz geçiriyor..
ancak doktorumuzun söylediğine göre şu sıralar bu virüs o kadar kötüymüş ki, şurup şeklindeki antibiyotik etkili olana kadar çook daha hızlı bir şekilde ilerliyormuş...
gerçekten de bu kadar çok ilaç almasına rağmen 3 gündür ateşi normale dönmüyor...
bundan dolayı buralardan ve sizlerden biraz uzak kalacağım şu sıralar.:(

17 Mart 2009

hırs...

güzeldir.. ben de hırslıyımdır.. tabii ki dozajında.. herseyde olması gerektiği gibi.. hırs olmadan hayatta ilerlenemeyeceğini de düşünürüm.. o yüzden cücemin şu cümlelerini duyunca mutlu oldum..

bilgisayarda oyun oynuyor.. oklarla oynanan bir oyun.. karakteri ilerletiyor, ama bir noktada hep düşürüyor.. kendi kendine konuşuyor...

can : yapacağım...

olmuyor.. tekrar..

can : ben bunu başaracağım...

tekrar.. tekrar...

can : olmalı. bunu yapmalıyımmm...

epey bir tekrar sonrası başarıyor !!

onunla gurur duyuyorum..

kendimle de gurur duyabilir miyim :))

12 Mart 2009

geçmedi...

evet maalesef kriz bizi de teğet geçmedi. kardeşimin grafik tasarımcısı olarak çalıştığı şirket gecen ay kapandı. aslında bu kapanmanın krizden çok şapsal ve aciz işverenle alakası vardı ya , neyse.. elbette bu hepimiz için şok oldu. kardeşim ilk defa işsiz kaldı yenisini bulması imkansız gibi görünüyor, annem panik oldu ama içine atıyor, ben inanılmaz derecede üzüldüm. sonuç olarak kirada oturuyorlar. çok yüksek sabit giderleri var ve freelance çalıştığı ufak tefek işler dışında maalesef elinde birşey kalmadı. en sonunda -sanırım- en doğrusunu yaparak kendi ajansını kurmaya karar verdi.

aşağıda onun hazırladığı tanıtım sayfasını ekliyorum. kardeşim olduğu için söylemiyorum işinde de gerçekten de çok iyidir. belki bu tarz bir oluşumu arayan birileri vardır.. bu konuda mailimden de ulaşabilirler.

not: fotograf üstüne tıklanırsa detaylar daha net belli olacaktır.

10 Mart 2009

inanılmaz :)


pazar günümüzü aynen böyle bir ormanda geçirdik. henüz bu denli yeşil olmasa da güzeldi belgrad ormanı. belli belirsiz çiseleyen yağmurun altına güzel bir yürüyüş yapalım dedik.
ama yürüyüş parkurunun tam 5 km olacağını nereden bilebilirdik ! :)
suda zıplamaya, çamurda oynayamaya bayılan can için bu ideal bir gezi oldu. ayağında yağmur çizmeleri, elinde sopasıyla koştu, zıpladı, düştü, kirlendi:) ama 2 km sonrasında artık şikayetler başladı. biz bu kadar dayanmasına bile şaşmışken, o 1 km daha devam etti. ( maşşşalllahhhhh :) ) en sonunda kucağımızda devam etti yola. elinde bisküviler babasının tepesinde mutlu mesut etrafı kestirdi. bir süre sonra dayanamadı, geri yürümek istedi :
can : anne biliyor musun, bazen gücümüz azalır. o zaman yoruluruz..
anne : evet ?
can : ama ben şimdi bisküvi yedim. o yüzden tekrar gücüm doldu. yürüyebilirim..
anne baba : :))
bir süre sonra oturacak bir yerler bulduk da biraz dinlendik. biz oturduk. baba arabayı almaya gitti.
hava güzeldi, mis gibi bir orman havası aldık. iyi geldi. gelecek haftasonuna kadar yeter umarım :)
maalesef fotograf makinamız bozulduğu için resim çekemedik.

6 Mart 2009

mini tavsiye....

geçenlerde bloglarımın arasında gezinirken bu siteye rastladım. bu konuda hayalgücü eksikliği yaşayan benim gibi anneler için ideal bir site :)

http://www.notimeforflashcards.com/


aşağıdaki faaliyetimiz ise yine okuduğum bloglardan edindiğim ev yapımı parmak boyası ile yapıldı. ancak ben ölçüyü biraz fazla kaçırmışım. epey bir arttı. ha bir de şu gıda boyası yok mu :)
günlerce elimizden çıkmadı. ama yine de çok zevkliydi.

hatta bu tarif ile güzel jöle de yapılabilinirmiş. tadı süperdi..


4 Mart 2009

nihayet...:)



güneşşşşii gördük :))



biz de hemen kendimizi çayıra çimene attık. pazar günü emirgandaydık.

can koştu, tırmandı, zıpladı, hopladı, eğlendi.

biz de onu seyrettikçe eğlendik :)

3 Mart 2009

dede mi.. çocuk mu ...

koltukta gerinerek kendine gelmeye çalısır ..


anne : oğlum.. hasta mısın ?


can : evet anne.. rahatım yok..


-------------------------------------------

halının üstünde sürünüyor...

anne : oğlum ne oldu ?? gelsene yanıma..

can : of anne.. hiç keyfim yok..


------------------------------------------


sürekli çişe kakaya koştuğumuz bir günde ..



anne : of can.. bugün de tuvalete koşmaktan canımız çıktı yahu..

can : hehehe.. evet anne.. üşütmüşüm ondan ..

-------------------------------------

şimdi buna "büyümüş, yaşlanmış, dede olmuş da küçülmüş" mü denir acaba :))

1 Mart 2009

ağaç yaşken eğilir...



burası floryadaki büyükşehir belediyesi tesisleri.. bahsetmişimdir, her güzel havada biz burdayız.. mis gibi yemyeşil, deniz kenarında, birçok oyun parkı var ve en önemlisi mini bir trafik eğitim sahası var. can bisikletiyle, biz de yaya olarak mutlaka bu sahayı kullanıyoruz..
şimdiden bir çok trafik işaretini öğrendi. yayalara yol vermeyi biliyor. ışıklara mutlaka dikkat ediyor. diğer çocuklarla arasına mesafe koyuyor...

içinde bulunduğumuz ve kırmızıda geçen bir taksideki şoförü bile fırçaladı:)

güzel yurdumun bana göre en büyük problemlerinden biri bu trafik meselesi.. kurallara uyan yok, hatta birçoğu bilmiyor bile.. geçen sene bir hanım kızımız kırmızıda yanıma yanaşıp " frene basarken mutlaka arkaya bakmam gerektiğini" bana öğretmeye çalışırken deli olmuştum. hatun aslında hiçbir fren mesafesi koymadan arkamdan gelmemesi gerektiğini bilmiyordu.

bundan dolayı can 'ın şimdiden trafik kurallarını uygulayarak, yaşayarak öğrenmesini istiyorum.

tavsiye ediyorum..

ps: resimler aslında epeydir arşivde. yeni düzenleyebildim.