3 Eylül 2009

gecikmiş postlar serisinin 2.cisi...



işte herşey böyle sütliman başladı. başlarında vapura binmem diye tutturdu.

ben de rüşvet olarak ona epeydir istediği düdüklü dondurmadan aldım. bu

yaptığım en büyük hataydı ! çünkü gezi süresince, yani yaklaşık 1,5 saat

boyunca onu öttürdü. ne yaptıysak, ne dediysek, ne aldıysak engelleyemedik.

müthiş bir şımarıklık üstündeydi. kenara kesinlikle oturmadığı gibi genelde

bizleri de oturtmadı. bizi ve katta herkesi aciz taciz etti. boğazın mis gibi

havasından zevk alamadan geri döndük.

arada bu boğuşmalardan fırsat bulduğumda çok güzel mekanlar gördüm.

zaten şu istanbulu yaşanabilir kılan tek tük şeylerden biri de bu boğaz.

mesela şu evlerden birinde oturmayı çoook isterdim.......

ya da şu gemiye binip bir dünya turuna çıkmayı hep hayal ederim.


ama şu arkadaki iğrenç plazanın da olduğu çoook çirkin görüntüler de vardı:(


ha bir de boğazda o gün yelken yarışması var. rengarank kelebekler gibiydiler:)

anlayacağınız o gün cüceyi boğazı gezdirmeye götürmüşüm.

ama ben gezdim. gördüm. eğlendim:)

ıhlamur kasrı...




işte yine istanbulun sayılı cennet köşelerinden biri.

ıhlamur kasrı.. üstelik annemin yanıbaşında ama

sanırım bunca senedir 3. cü ziyaret edişi. ben bu

tarafta oturuyor olsaydım, valla her fırsatta orda olurdum.

çünkü yemyeşil, sessiz, tertemiz, fazla büyük olmayan

korumalı alan, yani yerinde duramayan, çimenlerin üstünde

koşturmaya bayılan bir cüce için ideal. çünkü nereye

koşarsa koşsun peşinde koşmanıza gerek olmadan

hep gözünüz önünde, kaybolmasına imkan yok.

içinde çok hoş bir de lokantası var.


bir de üstüne pazar günü gittiğimiz için

daha hoş süprizlerle karşılaştık. sağımız, solumuz

gelin doluydu !! orda bulunduğumuz süre içinde

yanlış saymadıysam 14 gelin fotograf çekimi için

orda bulunuyordu. saatlerce parkın nerdeyse

her köşesinde çekim yaptılar:)

ben bu kadar sabırlı olamazdım valla:)

ama yine de o beyazlar içinde güzelleri

seyretmek zevkliydi:)