Can’ın sınıf arkadaşlarından birinin anneannesi arasındaki diyalog :
kız : anneanne, halvet ne demek ?
aa : güzellik yarışması kızım..
şimdi burada neye yanmalı?
- küçüçük çocuğun saatlerce dizi izlemesine mi ?
- anneannenin yalan söylemesine mi ?
bu diyalog aslında şu an ki neslin durumunu tümüyle özetliyor.
yalan dolan ve sahte bir hayat içinde yaşıyorlar. bunların sonucunu
da Can ‘ın sınıfında birebir yaşıyoruz.
çocukların tek derdi şu sıralar aşk meşk, öpüşmeler, ayrılmalar , küsmeler
ve hatta kızlar bir oğlan uğruna saçbaş kavga bile ettiler..
inanılması güç ama doğru..
Can ise aralarında çok bebek kalıyor. anlamıyor bu muhabbetleri, küsleri.
bilmiyor da zaten kavga etmeyi..
ama birkaç gün önce yaşadığımız bir olay işin ciddiyetini gösterdi.
zaten okulunu öğretmeninden dolayı değiştirmeyi düşünüyorduk, şimdi
arkadaşlarından dolayı kesinleştirdik. kendisi de o okulu istemiyor artık.
bir arkadaşıyla sataşırken ( ki sataşmak bile bir itiş kakış) eliyle yanlışlıkla
karşıdakinin kol yarasına değiyor ve hafif bir kanama oluyor. bunu gören
tüm sınıf Can ‘ üstüne çullanıyor. kimisi hakaret ediyor, kimisi vuruyor.
üstelik kolu kanayan çocuk “onun bir suçu yoktu”” demesine rağmen !!
Can sinir krizi geçiriyor. çığlığına öğretmenler odasından koşuyorlar.
ama öğretmeni bu neden oldu diye sorma gereği bile duymuyor. çocukları
derste bırakıp çay içmeye giden bir adamdan zaten daha iyi bir şey beklenemez.
bu durumu ben akşam iş dönüşü öğrendim. bağırmaktan sesi kısılmış ve
konuşacak hali bile yoktu.
şu an yazarken bile kalbim sıkışıyor ve çok üzgünüm.
sınıfın en iyilerinden, biliyorum ki daha iyi şartlarda çok daha iyi olacaksın oğlum.
senden çok özür diliyorum.hak ettiğin eğitimi sana sağlayamadığım için,
sonsuz özür diliyorum..
bil ki seni çok ama çok seviyorum.