30 Ekim 2008

blog arkadaşlığı...




bu ödül blogları gezmeye başladığında psikolojik olarak en kötü günlerimi yaşıyordum. bu günlerde her konuda olduğu gibi bu konuda da alınganlık seviyem en üst noktadaydı. ilerledikçe kendimi hiç bir listede görmediğim için gerçekten üzülmeye başlamıştım. ama şimdi değil bir, tam 3 arkadaşımdan geldi bu bana. sevgili nihan, figen ve emine' den :)

özellikle nihan ve figen in de gerçekten yanımda yerleri ayrı. çocuklarımızın yaşça hemen hemen aynı dönemlerde olmaları, üçümüzün aşağı yukarı aynı zamanlarda yazmaya başlamamızdan ve henüz sanal da olsa birbirimizin "dilinden" çok iyi anlamamızdan kaynaklanıyor sanırım. henüz diyorum, çünkü blog arkadaşlarımla mutlaka bir gün yüzyüze görüşmek istiyorum. inanıyorum şu anki "gerçek" arkadaşlarımdan daha gerçek ve dost olacaklar.

ama emine de en çok severek okuduğum bloglarımdan biri. talhanın maceralarını öyle güzel anlatıyor ki, en kötü zamanında bile insanı gülümsetiyor.

sanal dünya yalan dünya derlerdi hep. ama ben internete girmeye ilk başladığım dönemde edindiğim sanal arkadaşlarımla bazılarıyla hala görüşüyorum. elbette her alanda olduğu gibi bu alanda çok istismar oldu ve hala oluyor, ancak doğru noktada sağlam durduğun sürece asla kötü şeyler olmuyor.
bloglarda da zaman zaman kavgalara denk geldim. gözlerime inanamamıştım. insanlar sanal da olsa kavga etmeye, birbirlerinin arkasından laf yetiştirmeye ne meraklıymış. hatta benim de yazdığım bir yazı için özelime mail atıp polemik yaratmak isteyenler bile oldu.

ama olsun. blog yazmayı seviyorum, arkadaşlarımı yazılarını okumayı çok seviyorum, onlarla aynı şeyleri yaşadığımı ve yalnız olmadığımı bilmek çok iyi geliyor.

bundan dolayı beni okuyan tüm arkadaşlara bu ödülü gönderiyorum ve aşağıdaki şarkıyı hediye ediyorum :) ( teoman - istanbulda sonbahar)

29 Ekim 2008

cumhuriyet bayramımız kutlu olsun..

havayı güzel görünce kendimizi öğlen beşiktaş sahiline attık. 29 ekim şenliklerinden dolayı büyük hoparlörlerden müzik yayını yapıyorlardı. e benim kıpır kıpır oğlum hiç durur mu ?

böylece günün önemine uygun güzel bir kutlama yaptı. buyrun :)

27 Ekim 2008

yuhhhhh da yuhhhhhhh....

bu nasıl bir zihniyet, bu nasıl bir ülke, bu nasıl bir demokrasi ??????

ama yasakların asla yasak kalmadığı bir ülke bu !!

BEN SUSMAYACAĞIM!!!!!!!


bu postu da şu an www.beatfiltering.com üzerinden yazıyorum.

lütfen sizler de devam edin..

23 Ekim 2008

bardağın dolu tarafı...

evet bir de bu taraftan görmeye çalışmaya çalışacağım.. şöyle sıralayalım..

kuzenim şu an hala yoğun bakımda. ancak ilk günlerdeki olumsuz hava az da olsa dağılmış durumda. şu an stabil durumda, ancak beynindeki ödem çok yavaş gerilediği için ameliyata alınamıyor ve vücudunda inanılmaz kırık var. ama şu arabadan çıkıp, hala yaşıyorsa gerçekten
şükretmek gerek sanırım. ( haberde yaşını da yanlış yazmışlar !)

arabam maalesef hala tamirde. ama yukardaki durumu düşündükçe maddi hasar ile kurtulmuş olmamıza şükretmeliyim.

eşim kendini yeni işine adadı. ancak tam olarak düzen oturması, büro bulunması, müşteri ile diyaloglar derken 4-5 ay geçeçecek sanırım. genelde yenilikler konusunda oldukça tembel olan kocam bu konuda çok çaba harcıyor. işten ayrılmasına da nerdeyse şükrediyorum diyeceğim :)

minik canavarım ise tam formunda:) benim negatifliğim ona da yansıyor ve herşeye kızıyor, ağlıyor, tutturuyor, bağırıyor, surat bir karış dolaşıyor. resmen depresyonda ! ama yeniden yuvaya başladı. biraz olsun düzene giriyor ve düzeliyor. olsun , o sağlıklı, akıllı bir bücür.
bunun için de şükrediyorum....

işte bu.. neden her zaman şu bardağın sadece boş tarafını görmek için çaba harcarım ?
oysa dolu tarafı her zaman daha sakinleştirici ve yapıcı.. sanırım :)

artık bloglarımı gezmeliyim. onlardan çok uzak kaldım.

not : destek yorumlarınız için çok teşekkürler..

16 Ekim 2008

allahım ne olurrrr...

bundan daha kötü olamazz..

şu an kuzenim hastanede komada, ölümle savaşıyor..

trafik denilen canavara yenilmek üzere..

o daha bir ana kuzusu, o daha hayatın başında, 30 bile olmadı daha :(

ne olur allahım.. sana yalvarıyorum.. ne olur daha da kötüsünü yaşamayalım..

10 Ekim 2008

:(

güzel yorumlarınız için çok teşekkürler...

ama maalesef herşey daha da kötüye gidiyor.

sanırım allahım diyor ki sen şikayet ettikçe ben sana daha çok sebep vereceğim. bu bayram bu ülkeye olduğu kadar bize de hiç iyi gelmedi.

aslında bu postta güzel bir akraba ziyaretinin detayları olmalıydı. epeydir görüşmediğimiz yalovadaki kuzenimin yeni evinin resimleri ve can ile yaşıt olan cimcime kızının maceraları.
güzel geçen 3 gün, ama balyoz etkisi olan son. ağaçların arkasında kendi kendine yanan trafik ışıkları, 100 mt içinde tam 4 tane ışık ve sonrasında saniyelik bir kafa çevirmenin sonucunda güzel bir trafik kazası. allaha şükür bizde birşey yok, çünkü tümümüzde kemer vardı. öndeki arabada da görünürde maddi olarak bir hasar yok. ama benim arabanın önü tabii ki paramparça oldu ve inanılmaz masraf çıkardı. e tabii o arabanın ordan oraya taşınmasının telaşı ve yorgunluğu da çabası.
içime yiyen ise trafikte cidden çok dikkatli olan ben nasıl oldu da böyle bir kazaya sebep oldu. sürekli düşünüyorum ve gözümün önüne sadece o çarpma sesi geliyor.

ikinci balyoz ise eşimin bazı anlaşamamazlıklar yüzünden işinden ayrılması oldu. aslında 6 aydır kendi işini kurma için organizyonlar yapıyordu ama en azından bazı şeyler oturana kadar işten ayrılmayı düşünmemişti. iş durumlarının ve işveren olmanın verdiği bazı küstahlıklara dayanmak gerçekten çok zordur ve bunu yapması gerçekten kaçınılmazdı. ama bu durum bizi maddi anlamda çok zorlayacak.

ardarda bu olumsuzluklardan sonra artık ne düşüneceğimi, hissedeceğimi bilmiyorum. bir yandan bize ve özellikle de oğluma birşey olmadığı için şükretmeliyim diyorum, ama diğer yandan neden herşey bu kadar arka arkaya kötü gider ki insanın hayatında diye kendi kendimi yiyorum.

herşeyde hayır vardır diyerek kendimi telkin etmeliyim! miyim ?
aslında artık düşünmek de istemiyorum.....