10 Eylül 2008

benimkisi 10. bahane...

gezi yazıları yazmadan önce şu kitabı mutlaka önereyim dedim. sevgili ece arar'ın bu kitabını son tatil haftası öncesi alıp bir çırpıda okudum. aslında bahane değil de, sebep demek gerekirdi diye düşünüyorum. o kadar doğru ve olumlu saptamalar vardı ki, bahane sanki olumsuz bir ifade gibi kaldı.

bunların arasında aslında benim için yegane "bahane" 10. olarak not edilen : içinden gelerek 'seni seviyorum' diyen biri " ...
beni herhangi bir sebep olmaksızın, saf ve karşılıksız olarak sevecek bir varlığa inanılmaz derecede ihtiyaç duyduğum anda hamile olduğumu öğrenmiştim. bu minik bir mucizeydi aynı zamanda, çünkü doğal yollardan hamile kalma olasılığım çok düşük olmasına rağmen o gelmeye karar vermişti. bu sevgi yumağını o kadar yoğun istemişim ki, allahım beni duymuş ve bana bu minik hediyeyi göndermişti:)
can da tam istediğim gibi bir kedi yavrusu gibiydi. her an sarılmaya ve sevgisini dağıtmaya hazır bir çocuktu. hele ki 2 yaşlarında sabahları uyanır uyanmaz yatağıma gelip yarım yamalak diliyle " anni şeni şeviyom" demesi yok muydu, her türlü zorluğuna bedeldi. ha bir de sevgi kucaklaşmaları yapardı. durup dururken anneannesi veya teyzesi ( bazen de her ikisi ile de) ile beni biraraya getirir sevgi çemberi oluştururdu. örnek :)



elbette bunlar geçmişte kaldı. sıpa büyüdü ya, artık söylemeye ihtiyaç duymuyor. ama olsun
bence tek sebep pardon bahane de bu olmalı :) gülen sevgi dolu bir çocuk ::)