25 Şubat 2007

sizce bu nedir ?:)


23 Şubat 2007

yine sinema..


bücür bey bu sabahtan itibaren anneannede. kociş de seyahatte. ben de birkaç gün çok özlediğim şu mola günlerimi yaşıyorum. yaptığım ilk şey bu filme gitmek oldu. bu filme konu olan romanı ( http://www.canyayinlari.com/kitap_ayrinti.asp?id=598- sayfaya link vermeyi bir türlü başaramadım :) ) üniversitede okurken bir solukta okumuştum. bir de üstüne dersimizin birine konu olunca bu kitap içime işlemişti resmen. bundan dolayı bu filmi dört gözle bekliyordum. gerçi şimdiye kadar seyrettiğim roman uyarlamalarında hep hayal kırıklığına uğradım. yine de bu romanı görsel olarak görmeyi çok istiyordum. film beklentilerimin çok üstünde. hatta bi ara sanki gerçekten o iğrenç kokuları duymuşum gibi burnumu kaşıdığımı farkettim. romandaki bazı noktalar değiştirilmiş. ama olsun. süperdi.

insanlık kalmamış....

insanların zivanadan çıkıp nasıl karşısındakini öldürebildiğini artık anlıyorum. ben de bu trafikte bir gün katil olacağım. bu sabah oğlumu anneannesine bırakacaktım. bakırköyden E5 e çıkmak için yeni yapılan aptal uygulamadan dolayı epey bi çaba harcamak gerekiyor artık. ben sola geçmek isterken arkamdan gelen de sağa dönmek istiyor gibi. zaten bu E5 i bu hale getirmek için gerçekten hasta beyinli biri olmak gerekir. neyse ben sola gideceğim, işaretimi verdim ve aynaya bakıyorum. arkamdaki zat ile aramızda nerdeyse 2 arabalık mesafe var. buna rağmen adam bana birden kornalar, el kol işaretleri yaparak hızlanmaya başladı ve beni sıkıştırdı. ben altta kalırmıyım. şak diye frene bastım. camdan eğilip bir güzel saydım. vay ben onu sıkıştırmışım da, ne biçim araba kullanıyormuşum da. o da yetmediği gibi onun arkasındaki beyinsiz de indi ve söylenmeye başladı. aman dedim sizler gibi aptallarla uğraşamam ve devam ettim. aynadan baktım. bir de ne göreyim. sonradan inen aptal arabaya tekme atmaya kalktı. düşünsene ben hala duruyor olsam demek kapımı açıp dövecekti. üstelik arabada minik bir çocuk var. hatırladıkça tüylerim ürperyor.. bu ne biçim bir insanlık, saygı?? hele bir de şu "salak bayan şoför" muamelesi yapmıyorlar mı .. diyorum ya, az kaldı.. katil olacağım ben..

ama bu arada oğlumun böyle durumlar karşsında tepkisini de öğrenmiş oldum:). biraz daha büyük olsa inip adamı döverdi sanırım :) yolu yarılamamıza rağmen hala sinirli sinirli bağırıyor ve hatta tükürüyordu:)

ilk sinema keyfimiz


persembe günü bücür bey ile ilk defa sinemaya gittik. salonları çok rahat olduğu için de galleria yı sectik. baştan da çok sıkılmasın diye son dakikada girdik. yanılmışız. film tam 10 dakika geç başladı. ondan sonra da 15 dakika reklam vardı. üstelik bira reklamları ! ( insan anne olunca nelere dikkat ediyor :) ) film başladığında bizimkisi uslu uslu oturdu. hatta bazı yerlerde sarkılara falan eşlik etti. ama 20 dakika sonra başladı mızmızlanmaya. film izlemek yerine diğer çocuklarla oynamak istedi. onu ilk yarının sonuna kadar zor zaptettim. sinema olayını biraz daha ertelemeye karar verdim.

17 Şubat 2007

mola istiyorum..

kısacık bir mola istiyorum.. fazla değil.. şöyle 24 saat.. bu süre içinde tüm sıfatlarımdan istifa etsem. annelikten, eşlikten, arkadaşlıktan (ki en basiti de bu, çünkü etrafımda fazla kalmadılar ), çocuk olmaktan, abla olmaktan, herşeyden.. hiç yataktan çıkmasam.. tüm gün kitap okusam, dondurma yesem, çekirdek çıtlatsam, "medium" dizimi seyretsem.. fazla değil.. sadece 24 saat ..

çapkın..


oğlum :)) şimdiden kız analarını uyarıyorum :))