22 Temmuz 2011

biraz daha büyüdük..


ben de .. o da... büyüyoruz..

anneden not : canım oğlum. biliyorum sen çok görkemli bir düğün istedin.
ama olmadı. yapmak istemediğimden değil. yapamadığımızdan. eminim
büyüyüp buraları okduğunda beni anlayacaksın.. seni dünyalar kadar
seviyorum.. gülen yüzün hiç asılmasın..

2 Haziran 2011

e çocuk haklı...

ders maceralarımız son hızla devam ediyor.. hayat bilgisi kitabından bir
konu işliyoruz..

konu : canlıların çıkardığı sesler gibi birşey.. ama aslında hayvanları kastediyor.
neden ısarla canlı diye yazıyor anlamıyorum. soruları cevaplarken oğlum beni
aydınlatıyor:

anne : bazı hayvanların sesleri..

can sözümü kesiyor : anne hayvan demesek...

anne : aa neden ki? baksana attan, köpekten bahsediyor. bunlar hayvan
değil mi?

can : hayvanlar elbette, ama hayvan kötü birşey değil mi, hani küfür gibi
birşey. bence yazmayalım.

anne : hmm anladım.

--------------------------------------------------------------

yine hayat bilgisi.. konular o kadar saçma sapan ki, ne anlatmak
istediği belli değil. ne de çocukların yaşına uygun. bazı soruları
ancak biyoloji dersi alan çocuklar cevaplayabilir. ben de durumu
en basite indirgeyerek açıklamaya çalışıyorum hep.

konu : hayatmızdaki değişiklikler. ama resimler mevsimlerle
ilgili. soru ise canlıların ( bak yine canlı yazmış) değişimleri..
e bu çocuğa ne öğretiliyor ??

anne : bazı hayvanlar, pardon canlılar kış uykusuna yatar
ve sonra ilkbaharda uyanırlar.

can : evet anne.

anne : sonra ilkbaharda heryer yeşil olur.. kuşlar, arılar vızıldamaya
başlar..

can : e anne kışın da kuş var ?!

anne : hmm haklısın oğlum.. e o zaman şöyle diyelim..ilkbaharda daha çok
yavrularını görürüz.

can : evet anne..

anne : peki ilkbaharda biz insanlar daha canlı oluruz değil mi ? ( şimdi
yazınca ben de çok komik olduğunu görüyorum.)

can : öff anne.. ben kış ta olsa bahar da olsa hep canlıyım.. ölü değilim ya..

anne karizmasının bittiği andır:)

1 Haziran 2011

bu arada...

ben hala oldum.. bebiş 3 aylık oldu ama ben ancak yazabiliyorum..

benim kuzu deli oluyor minik kuzenine.. elinde olsa hemen halıya oturtup

oynatacak :) kesinlikle kıskançlık, huysuzluk yapmıyor. her zaman ki

sevecen bir çocuk işte..





sanırım kız da ona hayran olacak. baksanıza daha 1 aylık bu resimde , ama
abisine gülümsüyor !!:))

14 Mayıs 2011

hayatımın en güzel 2. hediyesi..



birincisi elbette ki kuzunun kendisi:)


peki ikincisi... o da yine onun bana yazdığı ilk anneler günü mektubu...


evet ..ilk defa kendi kendine , hiç kimseden yardım almadan yazdığı bir mektup..


tercümesi :


canım annem..


seni çok seviyorum. sen benim annemsin hem babamsın.


sen beni yaratan kişisin. sen bana bakan kişisin.


mutlu ve iyi son



ilk kez okduğumda tahmin edin ne yaptığımı..


bak şimdi yine gözlerim doldu...



oğluşum , hayatımın en güzel hediyesi sensin. seni çooook seviyorum.


1 Mayıs 2011

biraz nostalji...

yaş : 11 aylık
yer : güneyli/saroz

bu hallerini çok özlüyorum :))

30 Nisan 2011

bir kez daha şaştım...

biliyorsunuz sevgili öğretmenimizle yaşadıklarımızı…

2. yarı başlangıcından bu yana problem yok artık..

gerçi ben hala konuşmuyorum adamla ama kuzu mutlu

mesut, önemli olan da o.. dersleri zaten gayet başarılı..

başta biraz okumada zorluk çektiysek de şimdi pek

problem kalmadı.. tek derdimiz feci yazısı :) çok özensiz..

kitapların , defterlerinin canı çıkmış durumda.. bunu da

önemsemiyoruz.. arada bir uyarıyorum ama en önemlisi sanırım

derslerle problemi olmaması, zamanında , severek ve özellikle

de kendi yorumlarını (bunları da yazmalıyım :)) katarak ders

çalışması .. ha bu arada ders kitaplarının içeriği de ayrı

bir post konusu :))

ya konu nerden nereye geldi…

öğretmen demiştim ya başta , işte şaşırtan onun çok doğru bir

hareketi oldu. tam da bir önceki postun konusuyla ilgili.

dün annem Can’ı bırakmaya gittiğinde adamın feci bir şekilde

sinirli olduğunu ve bir kısım velilere ve çocuklara

söylendiğini duymuş. meğer çocuklarından bir kaçını

gece yarısı facebookta online görmüş.

adam delirmiş..

düşünün gece yarısı ve internette !!

zaten sınıfındaki çocukların % 90 ı 12 den önce uyumazmış

ve anne-babanın bu konuda hiçbir etkisi yokmuş. açıklama

cümleleri hep böyle “ ya ne yapayım, uyumuyor işte..”


hani diyoruz ya bu Avrupalı çocuklar neden farklı diye..

işte bundan ..

o adamlar çocuğa ne zaman sınır koyacaklarını ve ne zaman da

özgürlük vermeleri gerektiğini çok iyi biliyorlar da ondan…


oysa biz türk milleti ya çocuğu feci kısıtlıyoruz

ya da tümüyle serbest bırakıyoruz.

her şeyine evet diyoruz.. çevresine saygıyı öğretmiyoruz.

ben kaç kez denk geldim. bir annenin kendi çocuğu ile

birlikte başka çocuklarla dalga geçtiğini...

çocuğunun diğerine kötü söz söylediği halde onu uyarmadığını

ve hatta güldüğünü….

bu şekilde yaşamı öğrenen bir çocuk hiç başkasına saygı duyar mı ?

ve toplumumuzdaki en büyük eksiklik de bu değil mi ? SAYGI !


öff ne doluymuşum bu konuda yahu..:)

neyse bir sonraki postlar artık kuzucuğun maceraları ile

dolu olacak....

28 Nisan 2011

şaşmış durumdayım..

Can’ın sınıf arkadaşlarının profilini görüyorum Facebookta..

bu çocuklar henüz 6,5 – 7 yaşında.. buna izin veren anne babalar

iyi bir semte oturan , eğitimli insanlar.. nasıl yani diyorum ??

ben bile malum siteye arada bir girdiğim halde ne zaman açsam onlar

online. birbirleriyle oyun dahi oynuyorlar..


gazetelerde , haberlerde küçük çocukların internet aracılığıyla

nasıl kandırıldıklarını her gün okuyoruz, duyuyoruz.

cinsel taciz olayları ayukka çıkmış durumda..

geçen gün gazetede okuduğum bir olay tüylerimi diken diken etti..

büyük abla 8 yaşındaki kızkardeşini web cam karşısında soyuyormuş !!!!!


bunu çok tuhaf ve tehlikeli bulduğum için bende mi tuhaflık var ??

ben çok mu korumacıyım ??

Şaşmış durumdayım..

27 Nisan 2011

yaz-a-mama sebeplerim..

iki başlıca sebebim var..

birincisi sevgili telekom ile tüm bağlarımız koparmış olmam. buna normal
ev telefonu hattı ve adsl dahil. yılbaşından bu yana bana çıkardıkları
anlamsız faturalar sonrasında buna karar verdim. en son müşteri hizmetlerini
aradığımda ve bunun açıklamasını istediğimde verilen cevaplar karşısında
çıldırdım.

“nedir bu vs diye açıkladığınız meblağ?” diyorum.

“ hanfendi buradan göremiyorum, gecikme bedelidir büyük ihtimalle” diyor..

“ nasıl yani ? bu faturalar yıllardır kredi kartına otomatik ödemede. Nasıl
gecikme bedeli olur ?” diyorum.

yine aynı cümle : “ hanfendi buradan göremiyorum, gecikme bedelidir büyük ihtimalle”

işte orda koptum.. ya hattı kestikten 3 ay sonra bile bu adamlar bana hala fatura
gönderiyor.. düşünün bu adamlara ödediğimiz ve direkt olarak ceplerine giden paraları.

sonuç olarak cep telefonlarında inanılmaz bir kampanyalar var. bence artık ‘her evde
bir ev telefonu olmalı’ zihniyetinden vazgeçmeli.. ayrıca adsl için de ev telefonunun
şart olmadığını da öğrendim. daha doğrusu iptal sonrası bana defalarca edilen
geri döndürme ve yalvarma telefonlarından birinde söylediler.:)


diğer sebep ise tümüyle “çalışan anne sendromu” yaşıyor olmam..

her boş anımı Can beye ayırıyorum, ki o boş zamandan o kadar çok
az oluyor ki, arada sıkışıp kalıyorum. akşam eve 8 gibi geliyorum, yemek
ders derken saat 9 buçuk oluyor ve kuzu yatıyor. hafta sonu ise cumartesi öğleye
kadar genelde çalışıyorum. eve gelir gelmez hemen alıp çıkarıyorum. sinema,
tiyatro,park,gezme derken o sonsuz mutlu oluyor, bense ölüyorum :)

bu koşuşturmanın arasında çok güzel sözlerini de yazmayı kaçırıyorum.

ama artık bitti. tembelliğe son !!! :)

22 Nisan 2011

heyoo.

bloglar açılmış...

yazmama bahanem kalmadı :)))

7 Nisan 2011

işte büyük söz diye buna denir ..

her sabahki anneanne torun diyalogu : aa : hadi oğlum.. çıkacağız.. tuvalete gir.. can : tamam anneanne.. 10 dakika gecer.. aa : cannn.. hadi geç kalıyoruz.. can : tamam anneanne.. bir 10 dakika daha geçer.. aa: hadi ama.. gir şu tuvalete artık.. can başını uzatır ve bağırır: --anneanne ömrümü yedin.. s..ç s...ç diye ömrümüüü yedinnnn....

12 Mart 2011

ha fındık .. ha çekirdek..

hayat bilgisi çalışıyoruz.. konu aile..
ve aile ile ilgili resim yapması isteniyor...
anne - baba - çocuk yanında onun vazgeçilmez
parçası anneanne ve teyzesinin de resmini yaptı.
ertesi gün kontrol ettiğimde baktım ki anneanne
ve teyze resmi silinmiş.

anne : oğlum bu resim neden silindi?

can : fazla çizmişiz anne.

anne : nasıl yani?

can : e anne.. öğretmen dedi ki, sadece fındık aile çizilecekmiş !!

8 Şubat 2011

gök mü... toprak mı...

anneanne ıle torun takı dükkanına girerler :

can : ben 25 yaşıma geldiğimde sana bunlardan alacağım anneanne..

a.anne: canım kuzum benim..

can : gerçi sen o zaman göklerde de olabilirsin ...

a.anne : !!!!!!!!!!!!!!!!!!

------------------------------------------------------------------

anneanne ıle teyze can ile kavga ediyor. feci bir inat ve söz dinlememe
krizlerinden biri yaşıyor..

a.anne : yeter can.. kızdırma beni, çeker giderim.

teyze ortalığı yumusatma meşgul : ay anne, biz de

müge anlı'ya çıkar, "lütfen anne evine dön" diye yalvarırız.

can'dan tarihi yorum gelir : ya da kemiklerini buluruz!!!!

6 Şubat 2011

intikam...

evet.. öğretmen müsveddesi intikamını aldı. çocuğun ilk

karnesinde türkçe ve matematğine 2 verdi. okumada

zorluk cektiğini ben de biliyorum. ama matematikte

sınıfında 1 numara.. bunu ben değil, diğer veliler

söylüyor... bu beyinsiz insanı allaha, evrene

havale ediyorum. biliyorum ki yüce evren

onun hakkından gelir.

zaten kişisel kavgasını bir çocuğun

geleceğini etkileyerek yapan bir aşağılık

varlıktan başka kimse başa çıkamaz.

oğluma not : canım oğlum, ben biliyorum okul
konusunda ne kadar hevesli olduğunu, ne kadar
çaba harcadığını, gerisinin önemi yok.

16 Ocak 2011

ilklerimizden..


ilk dişimizi kaybettik..


bakalım dis perisi uğrayacak mı ?:)