11 Mart 2008

nazar .... mı acaba ?...

bu yazının başlangıç kısmını aslında 3 hafta önce hazırlamıştım. ama yayınlamaya fırsat dahi bulamadan bir sürü şey yaşadık ve mecburi ara verdim. şimdi inşallah herşey artık geride kaldı ve ben de bloglarımı okumaya başlayabilirim:)



olumsuzluklar 22/2 cuma akşamı başladı.. bücürümü yuvadan aldıktan sonra birlikte dışarda biraz zaman geçirelim dedim. hemen yakındaki bir alışveriş merkezinde hem yemek yeriz diye hem de top havuzunda falan oynar diye düşündüm. ve çook dikkat ettiğim bir konu olmasına rağmen nasıl olsa çok yakın diye oto koltugunun kemerini bağlamadım ve çok büyük bir eşeklik ettim. çünkü tam kendi yolumuzda ilerlerken hayvanın teki karşı yoldan pat diye önümüze kırdı ve u dönüşü yaptı. ben tabii frene asılınca can da öne düştü ve gözünü ön koltuğa çarptı :(( allah yine de onu korudu. sadece gözünün altı biraz morardı. ya gözüne birşey olsaydı:(( düşünmek bile istemiyorum. ama bunu büyük ders oldu. bir daha ne kadar kısa olursa olsun o kemeri bağlayacağım.



ertesi gün evde temizlik vardı. her zamanki gibi biz de hemen anneannemize kaçalım dedik. ama önce bir saat kadar işe uğramak durumunda kaldım. e tabii benim bücür de bana yardım etti. fotokopi çekti. yazılarımı bitirdi. hatta fax çekti:) zaten her sabah şu cümleyi okula giderken dinlerim . " anne ben işe, sen okula " . bir bilse surda 20 sene sonra bunun tam tersini isteyeceğini sanırım bu şekilde ısrar etmez :)







öğleye doğru anneanneye doğru yola çıktık. hava da güzel olunca onu ve mimit teyzemizi alıp biraz yeşillik içinde keyif yapalım dedik. internette araştırırken şu yere rastladım. yeşil alanlar , çocuk parkı sayflarda çok güzel görünüyordu. ancak gerçeğini görünce hayal kırıklığına uğradık. kış faktörünü unutmuştuk ve yeşil olması gereken kahve ve çamurdu :) yine de açık hava olunca benim bücür güzel eğlendi. onun bu kahkalarını duymak da herşeye bedeldi:)













şöyle bir ay öncesi olsaydı bu temiz hava ve yorgunluğun üzerine mis gibi uyurdu. ama hafta sonları artık kesinklikle uyumuyor. ve akşam üstü yorgunluktan, uykusuzluktan çıldırıyor. beraberinde de ben tabii:( e hal yine böyle olunca saat 6 gibi eve döndüğümüzde gereksiz yere ağlamaya, bağırmaya başladı. ordan oraya koşturup oyuncaklarını da etrafa fırlatmaya başlayınca koptum. o sinirle ona bağırdım. o da bana cevap verdi! ve koşarak kaçtı. sonuç mu. hızını alamayıp duvara tosladı. o da yetmiyormuş gibi eli ters döndü ve de üstüne düştü :((

eli anında morardı ve şişti. apar topar en yakın hastaneye gittik. şöyle bir bakıp verip çocugu ısrarla röntgene gönderdi. orda bir kiyamet koptu. oysa adam gibi bir doktor bence ne olduğunu rötgene göndermeden de anlayabilirdi. ama olmaz ki ?! nasıl para kazanacaklar bu özel hastaneler ?! benim bücür kendine yerden yere attı çektirmemek için. 20 dakika ikna sonucu nihayet çektirdik. bir 20 dakika daha bekledikten sonra röntgen sonuçları çıktı. tahmin edilebilecek sonuç: kırık yok, sadece hafif bir doku ezilmesi. jel sürüp bandajlamak istediler. işte orda 2. kiyamet koptu:( can kendini yerden yere attı. ağlamaktan bağırmaktan sesi kısıldı. epey bir uğraş sonrası bandajladıktan sonra eve döndük. sonrasında kendi kendime kızdım. belki de hastaneye götürmemeliydim. belki de olayı biraz oluruna bırakıp sürdüğü jeli eczaneden alıp sürmeliydim. oysa şu an hem gereksiz yere röntgene maruz kaldı, hem ağlamaktan bitap düştü, hem de benim sinirlerim zıpladı.. ama emin olamıyor işte insan. panik olup koşuyor insan o para tuzağı hastanelere:((




bu haftasonunu böyle atlattık derken bundan cok daha kötü günlerin bizi beklediğini nerden bilebilirdik.


şubat ayının son haftası babamız 10 günlük bir seyahate çıktı. can bey de son dönemde yuvaya gitmemek için kendini ordan oraya atınca anneanne gelip birkac gün bizimle kalmaya karar verdi. her sabah şu cümle ile beni kandırmaya çalışıyordu :

" anne, anneanne gelse, ben de bu kadar eyken kalkmasam, oyuncaklayımla oynasam"

nasıl da insanı canevinden de vuruyor, değil mi..:)

perşembe günü sabah ben berbat bir şekilde uyandım. boğazım şişmiş, yutkunamıyorum, ateşim var. ayakta duracak halim yok. o halde işe gitmek durumunda kaldım. allahtan akşama annem geldi de ben de en azından biraz toparlanmaya çalıştım. cuma günü geçti. ctesi öğleye kadar da problem yok. ama öğleden sonra bu sefer anneanne yatmaz mı ? ama öyle böyle değil. resmen baygınlık geçirdi. birden titremeye, inlemeye başladı, ateşi yükseldi, midesi boğazı yanmaya başladı. doktora gitmeyi reddettiği için biz de evdeki doğal ilaçlarla birşeyler yapmaya çalıştık. nanelimon, rezene çayları, zencefilbal karışımları. ama hiç bir işe yaramadı. kadın sürekli uyudu.

pazar günü birazcık daha iyi gibiydi. yine de boğazı şiş olduğu için birşey yiyemedi. tam evine gitmeye hazırlanırken bu sefer de can kusmaya başladı:( o gün ne yediyse çıkardı. hatta suyu bile. 12 kere kustu. çocuk artık yorgunluktan sızdı kaldı. ertesi gün tabii yuvaya da gidemedi, anneanneye de. çünkü anneanne de hala berbat durumdaydı. burda ben, orda da kızkardeşim işe gitmeyerek hastabakıcı olduk.

benim bücürün bir de ateşi çıkınca pazartesi apar topar doktora götürdüm ve hiç duymayı istemediğim sonucu duydum. nurtopu gibi bir rota virüsümüz olmuştu. kusma ve ateşe bir de su gibi ishal eklenince can iyice elden ayaktan düştü. ben de işe gitmek durumunda olunca salı günü yuvaya bırkmak zorunda kaldım. o an çalışmanın o dayanılmaz ağırlığını hissettim işte. :( kendimi ölesiye berbat ve yalnız hissettim. çocugumu o haldeyken yabancıların eline bırakmıştım. o gün nasıl geçti bilmiyorum. akşam biraz daha erken çıkıp onu aldım ve mecburen anneannenin yolunu tuttuk. çünkü ishal sıklığı çok aşırı olmaya başlamıştı. annemin de hala ayakta duracak hali yoktu ama torun için kendine feda etti. ikisini de birer divanda yatar vaziyette bırakmak gerçekten içimi parçaladı. şeytan dedi ki o anda bırak işi, oğlunu büyüt ve hep onun yanında ol. hele ki gün içinde anneanneye söylediği cümleyi duyunca kahroldum :

"anneanne, şen haşta ben haşta, bunlar( teyze ve ben) bizi bırakıp dittiler."

neyse ki cumartesiye kadar biraz toparlanmıştı ve onu eve geri getirdim. ama şu 1 haftada inanılmaz zayıfladı ve huysuz oldu. allah dermansız dert vermesin...