1 Eylül 2006

iste oglum..


dünyanin en güzel görüntüsü..

yazmak

yazmak beni her zaman rahatlatmistir. ilk kez lisede baslamistim yazmaya. bildigimiz eski sistem gunluk seklinde:) sonra isi daha da ileriye goturerek hikayeler yazmaya baslamistim. universiteye gitmeye baslayinca bir sureligine unutmustum. yeni kesifler yapiyordum :) sonra yine dertler basladi ve ben yeniden yazmaya basladim. icine kapanik bir insandim. kolay kolay da arkadas edinmezdim. insanlara çok çabuk ısınamazdım. hala da öyle . e hal boyle olunca sessiz ve tepkisiz bir dinleyici gercekten iyi geliyordu.
bu ısınamama meselesi aslinda beni cok yipratti. su an etrafimda kimsecikler kalmadi. edindigimi düsündügüm dostlarimin da dost olmadigini anladim. arada bir telefonla görüştügüm tanıdıklara dönüştüler. oysa ne cok isterdim soyle doyasiya uzun uzun kahve muhabbeti yapmayı. taksimde gezmeyi. oglumla yaşıt çocukları olan kişilerle bir arada olmayı. tecrübe edinmeyi. ama yok. kimse yok. hepsi iş hayatımla birlikte bitti.

cok dertliyim cok..

hangi uctan baslayacagimi bilmiyorum. ama bir yerden de baslamaliyim degil mi? bir çok insan gibi mutsuzum. çok mutsuzum. bu mutsuzlugun tek sebebi de yine benim. hayatimin kontrolunu kaybettim. hayatimda is disinda bir konu yokken hamile kaldim, evlendim, isten ayrildim ve simdi de tekrar calismaya donemiyorum. kendimi degersiz ve ise yaramaz hissediyorum. oysa yaptigim is konusunda kendine sonsuz guvenen bir insandim. artik degilim. is gorusmelerimin cogu husranla bitti. su an mecburiyetten evhanimiyim. 22 aylik olan oglumla tum gun mesaisi yapiyorum :) onu olan sevgim sonsuz. ama yine de mutsuzum iste..