zaman çok hızla geçiyor. anaokuluna tüm hızıyla devam ediyor ve
korktuğum başıma geliyor. her gün bir şikayet ile dönüyoruz eve.
ya öğretmeninden ya da başka bir veliden. vuruyor, çok konuşuyor,
tembellik yapıyor, kavga ediyor......böyle sıralanıyor her gün.
şimdilik kulaklarımı tıkamaya ufak cezalarla hizaya sokmaya
çalışıyorum. ama seneye?
bu arada elbette incilerini de unutmamaya çalışıyoruz.
işte bazıları :)
yine ozyon ( televizyon ) seyretmeyi çok abarttığı bir gün
kavga ettik. tvyi kapattım. bundan dolayı somurtup oturuyor
ve teyzesiyle dertleşiyor :
can : keşke annem ve babam robot olsaydı.
teyze şaşkın: neden ?
can : bana ozyonu kapat, odanda oyna, şunu yap , bunu yap
diyen biri olmazdı o zaman.
-------------------------------------------------------
ona sürekli canım, aşkım, bebeğim diye seslenmemiziyasakladı.
anneanne sordu : neden ki ?
can : ben sizin aşkınız değilim ki.
anneanne : aşk nedir ki ?
can gider anne babanın bir düğün fotografını alır ve
cevaplar : işte aşk bu ..
--------------------------------------
anneanne ile semt pazarındalar . yine onu istiyorum
bunu istiyorum diye tutturma modunda. onların yanında
bulunan yaşlıca bir hanım şakayla olaya müdahale eder.
hanım : aa ama yeter. üzme bakalım büyükanneyi.
can şöyle bir süzer ve cevabı yapıştırır: siz beni fırçalamak
için biraz yaşlı değil misiniz ?
not : dikkatinizi çekerim ama. kendinden çook büyük insanlara
hep siz diye de hitap ederiz:))))
---------------------------------
anne oğul alışverişte. o ara büyük bir avm nin önünde orkestra çalıyor.
anne : a cano . gel dinleyelim.
can : tamam.
anne : bak kuzum. bir flüt. ( anne de bilmediğini düşünerek
ona bildiği bir çalgının adını söylüyor. )
can : anne o flüt değil, o bir trombon.
anne : !!!!!
----------------------------------
bir mezarlığın önünden geçiyoruz.
can : a anne bak. burda hayaletler dolaşıyor.
not : fotomuz son moda !:) ayrı çoraplar giymek !:)