11 Şubat 2009

benjamin button...



ikinci bir ıssız adam vakası gibi .. heryerde bu film ile ilgili yazılar, yorumlar.. ee ben de maydanoz olmasam olmaz, di mi :)

valla film 3 saatmiş. biraz forrest gump havasında bir film. arka planda insanı fazla sıkmayan, ama önemli tarihsel olaylar, ön planda da tabii "allah övmüş de yaratmış" denilen türden iki tane tablo gibi insan. brad pitt ve cate blanchett. ikisi çok yakışmış...e hal böyle olunca filmin uzunluğunu anlamadım.. hatta bana kalsa özellikle 2. yarı daha da uzayabilirdi:)



konu müthiş fantastik...tersine işleyen zaman. herkes yaşlanırken gençleşmek, sevdiklerinin ölümünü izlemek. ve böylesi sıradışı bir durum çok gerçekmiş gibi yansıtılmış. sanki her zaman görülebilen bir durummuş gibi. bir kısa hikayeden bu denli uzun bir film yapmak zaten başlı başına bir konu.


filmde aslında ne ararsan var, tarih, aşk, acı , dostluk, yalnızlık. bundan dolayı bence giden hiç kimse hayal kırıklığına uğramayacakır.

film 13 dalda oscara adaymış, ama bir değil de bir kaç tane oscar alması gereken makyajı yapan kişi!:) sondan baş ya da baştan sona muhteşem ve kesinlikle çok doğal olmuş makyajlar.
beni sadece rahatsız eden - inandırıcı olmadığı için - siyah beyaz ilişkileriydi. özellikle filmin başlangıç zamanı olan 1920lerde eminim ki beyazlar siyahlara bu kadar iyi davranmıyordu.
sonuç olarak kafanızı 3 saat boyunca boşaltmak ve güzel görüntüler izlemek istiyorsanız tavsiye ederim:)

ps: yazmayı unuttuğum, ama en önemli noktalardan biri de müzik ! tempoyu bu müthiş müzik de ayakta tutuyor. bir filmde en çok dikkat ettiğim noktalardan biridir film müziği , bu merak sayesinde hatırı sayılır bir soundtrack arşivim oldu. ki doyamadığım için eve gelir gelmez resmi sitesini açıp dinlemeye devam ettim:)

panorama 1453...






bu pazar biz burdaydık. hani geçenlerde şaşaalı bir şekilde sevgili başbakanımız ve belediye başkanımız tarafında açılan müze burası.
aslında geçen hafta gibi pazar günü için çok daha farklı şeyler planlamıştık. ama yağmur fırtına yine planları bozdu. alışveriş merkezi gezmekten hiç hoşlaşmadığımız için de aklımıza bu müze geldi.
sanırım herkes de bizim gibi düşünmüş olacak ki inanılmaz kalabalıktı. hatta biz dönerken kuyruk 2 katı aşmış, dış kapıya kadar ulaşmıştı. bu kalabalıktan dolayı da biz birşey anlamadık zaten. 2 kat aşağı indik. inerken duvarlarda fetih ile ilgili hikayeler, minyatürler, resimler var. en azından beklerken onları okumak iyi geliyor. hatta etkileniyorsun. e tabii beklerken de benimki gibi yerinde duramayan bir cüceyi oyalamak için bin bir türlü takla attık. 15 dakikalık bir bekleme sonrasında içeri girdik. ilk izlenimim ay burası ne kadar küçük oldu. yuvarlak bir topun ortasındaki gibi küçüçük bir alanda gibiydik. hele bir de incelemek, dinlemek yerine sürekli birbirlerinin fotograflarını çekmeye çalışan ve bakan insanların önüne atlayan tiplere uyuz oldum. arka planda da savaş effektleri, olayları anlatan sesler vardı, ki gerçekten de çok etkileyiciydi. ama gürültüden anlayamadık ki. sonuç olarak resimler inanılmaz güzeldi. zaten 3 boyutlu olduğundan dolayı insan gerçekten de o anda ordaymış gibi hissediyor. hele ki panoramik gökyüzü muhteşemdi.
aslında burda hazırlanan savaş sahnelerinin daha küçük boyuttaki hallerini harbiye askeri müzede görmüştük. ancak bu çepeçevre olunca daha bir etkili oldu.
ancak burayı kesinlikle haftaiçi kalabalığın olmadığı zaman ziyaret etmek gerekiyor, aksi takdirde bizim gibi birşey anlamayıp 30 dakika sonra evinize dönüyorsunuz:)