6 Ocak 2008

minik geziler..

geçtiğimiz haftalarda havaların mis gibi güneşli olmasını fırsat bilip şehir içi ufak gezmelere çıktık :) meğer ne çok özlemişim bu yerleri. en son bu tarz gezintileri üniversitede okurken yapardım. okul beyazıtta olunca etrafını gezmek boynumuzun borcu olurdu. sultanahmetten eminönüne yürürdük.topkapı sarayı içinde çay içer ordan kızkulesi manzarası seyrederdik. kapalıçarşıyı ve nuruosmaniyeyi gezer, vitrinlere bakıp iç geçirirdik. hatta bir gün kapalıçarşıdan geçip sirkeciye inmiş ordan da karaköyden taksime çıkmıştık. hem de yürüyerek :) şimdi asla böyle birşey yapamam. ama o dönemde gençliğin verdiği çılgınlık mı yoksa gerçekten zırdelilikten mi bilmiyorum sürekli bu şekilde gezerdik. sırf vapur keyfi yapalım diye kadıköye gider, bir sonraki vapurla geri dönerdik :) okuldan sonraki dönemlerde nedense şehir içini gezmek bize hoş gelmemeye başladı. bu biraz da bu şehrin inanılmaz derecede kalabalıklaşmasından kaynaklanıyordu sanırım. biz de şehir dışına kaçmaya başladık. sapanca, maşukiye, kıyıköy, çatalca, poyrazköy. sürekli gezdik. son 5 senedir bunlar da bitmişti. çünkü iş yoğunluğum hadsafhadaydı. sonra da şu an 1 mt olan bir bücür geldi aramıza:) o zaten tüm planlarımızı altüst etti:)

işte son günlerin güneşli havalarını bu özlemi gidermek için fırsat bildik. bayramın 3. günü sultanahmeti ve gülhane parkını gezdik. gülhane parkının sonunda müthiş güzel bir boğaz manzarası olan bir çay bahçesi vardı. o hala varmış, onu öğrendik :)





orda çok güzel işlemeli bir çaydanlıkla gelen çayımızı içtik ve simitimiz yedik.



e dönüşte de güzel bir mısır keyfi yaptık.



yılbaşından önceki pazar günü de vapur keyfi yapalım dedik. önce şu güzelim galata manzarası geldi karşımıza.





vapurdaki bu güzel bücür de kim :)




vapurdan indiğimizde ise bu manzara vardı. inanılmaz kalabalıktı ve heryerde olduğu gibi burda da yine heryer inşaat sahası olmuştu :( yine de keyifliydi..





benim oğluşum kendini kaybedip arabasını kendi sürmeye başladı. arkadaki bu garip balonu da hiçbir zaman sevmemişimdir.




dönüşümüzde kadıköyün vazgeçilmezleri çiçekçilerin önünden geçtik. ne güzeldi o rengarenk çiçekleri. ama en güzel çiçek onların önündeydi :)






en son gezimizi ise yılbaşı günü ortaköye yaptık. oraya da aylar olmuştu gitmeyeli. maalesef ortaköy de eskisi gibi değildi. görgüsüz motorsikletçiler orayı kendilerine ait otopark gibi kullanmaya başlamışlar. mis gibi manzaranın önüne motorlarını parkedip temizlik yaptılar !! üstelik saat daha 12 olmamasına ragmen ellerinde efes kutuları ile :( eski ben olsaydım içimde kalmaz düşündüklerimi söylerdim. ama yanımda oğlum olduğu zaman artık çekiniyorum. insanların tepkilerinden ürküyorum. çünkü artık bu insanların ( bazılarına insan bile demek içimden gelmiyor) terbiyesi , etik anlayışı kalmamış. olsa o kadar çocugun olduğu herkese açık bir yerde bira içmezlerdi herhalde.



umarım yine boyle güzel havalara rastlarız :)