20 Şubat 2008

yeni yüz ifadelerimiz...







evet görüldüğü üzere şu sıralar hep böyle suratsız, mutsuz, keyifsiz, agresifiz. sürekli bir bunalım şeklindeyiz. en sevdiğimiz cümle " anne ben bunu istemiyom."

kar fırtına olunca anneannemiz kıyamadı. pazar günü o haldeyken kendi sıcacık evinden kalkıp bize geldi. yeter ki torunu pztesi o halde evden çıkmasın diye. ama benim çok sevgili oğlum kapıdan girer girermez kadına şöyle dedi " niden geldin ? dit " . elbette anneanne alınmadı ama ben çok üzüldüm. çünkü ben hariç herkese bu şekilde davranıyor. babasına vuruyor ve sürekli "seni sevmiyom" diyor.

hatta sabah yine enteresan bir diyalogumuz oldu :

sabah kalkar kalkmaz yastığını alıp yatağımıza gelir, yanımıza yatar genelde. bu sabah da aynı şeyi yaptı. babası da beni kendine doğru çekiştirdi. beyimiz rahat yatsın diye. ama benim bücür bir hışımla kalktı, adam kocaman bir tane yapıştırdı ve şunu dedi : " onu bıyak. o benim kuzum. baba ona dokunma." sevineyim mi üzüleyim mi anlamadım...

dün sabah ben işe giderken yine kiyamet koptu. o da çıkmak istiyormuş. tabii 3 gün evde oturmak adamın işine gelmedi. neyse baktık ki laf dinletemiyoruz. anneanne evde olmasına rağmen taksi çağırıp adamı önce okula bıraktım sonra işe gittim. aslında okul da değildi hedefi, asıl istediği benimle işe gelmekti. ama beni ikna edemeyeceğini görünce ağlaya ağlaya yuvaya girdi. akşam da keyfi yerine gelsin diye çok sevdiği servis ile eve gönderttim. ama aşağıda anneanneyi görür görürmez kiyamet kopmuş.. ben annemi istiyom diye bağırmış , ağlamış. çığlık çığlığa 4 kat merdiveni çıkmış, evde teröre devam etmiş. kadının canını çıkarmış. o da yetmemiş kendini odasına kapatmış. sonra da şöyle söylenmiş ( üstelik de yaka silkerek ) :" bıktım ben bu evden, bıktım bu arabalardan, bıktım bu okuldan ..." bu yaşta bu bıkkınlık hali :(((

akşam eve geldiğimde kucağımdan inmedi. yemek yemedi. makarna hariç artık yemek de yemiyoruz pek. bu değişimi gerçekten anlmıyorum. okuduğum tüm kitaplara, edindiğim tüm tecrübelere veya duyduğum tüm benzer olaylara rağmen işin içinden çıkamıyorum. ona nasıl davranacağımı da kestiremiyorum . sabırla davranmak genelde çözüm olmuyor artık, kızdığım zaman o da bana bağırıyor. mümkün olduğu kadar zıtlaşmamaya çalışıyorum ama benim de tepem atıyor zaman zaman. bu inat halini nasıl geçiştireceğim artık bilemiyorum :((

12 Şubat 2008

durumlar...

şu sıralar fena fena yoğunum.
bloglarımı okumaya bile fırsat bulamıyorum :((
evde her daim bir savaş hali yaşıyorum. iş desen kaotik bir durumda.
yani aynen bu resimdeki cümledeki gibi hissediyorum.




ve etrafımdaki kendini birsey sanan salak insanlara şöyle bir hareket yapmak istiyorum. ayıp olmadı değil mi:)






asla küfürlü konuşmam.
kızdıgım zaman da söylediğim en ağır şey öküz veya eşektir.
bundan dolayı şu anki ruh halimi söz ile ifade edemeyecegim için resim kullanayım dedim:) rahatsızlık verdiğimiz için özür dilerim :)

5 Şubat 2008

gelin adaylarımızdan biri :)

geçen cumartesi büyük teyzemizi ziyarete gidelim dedik. tesadüf komuşusu ve onun ikiz kızlarından biri de ordaydı. benim çapkın hemen kızı ablukaya aldı:)

kızımız da maşallah pek cilveli, pek nazlıydı :)





bi ara benim bücür boğuşurken istemeden kızın kafasına çarptı. bizim ona hep uyguladığımızı o da hemen kıza uyguladı. acıyan yerini öptü :) işi biliyor değil mi:)




bu arada cimcime bir de süslü çıkmaz mı :) gelin alma konusu sanırım bir kez daha düşünmeliyim.:)


nutella keyfimiz...

pazar sabahı kahvaltı savaşımız ertesi pes edip nutella yemeye karar verdi. ama benim sürmeme izin vermedi. şu sıralar yeni modamız olan herşeyi ben yaparım modunda kendi sürdü ve yemeye başladı. sonuç mu ?:) aşağıda :)




karga karga gak dedi:)

şu sıralar inanılmaz yoğun çalışıyorum. değil birşeyler yazmak, okumaya bile fırsat bulamıyorum :(

ama bunu bi paylaşayım dedim. geçen pazar arka balkonumdan çamaşır asarken bu manzarayla karşılaştım. karşı apartmanın balkonunu kargalar basmıştı. daha dikkatle bakınca her birinin sırayla gelip balkondaki bir poşetten ceviz çaldığını gördüm :) üstelik gördüğüm kadarıyla 2-3 kat poşete kondugu halde bulmuş ve poşetleri açıyorlardı. birden aklıma Alfred Hitchcock' un Kuşlar filmi geldi. seyrettiğim en iyi korku filmlerinden biriydi ve aynen karşımda oynuyor gibiydi. üstelik hava da bu filme tam uygundu. bir taraf güneşli diğer taraf simsiyah :)

kargalar gün geçtikçe daha da büyük ve korkusuz kuşlar haline mi geliyor ? yoksa bana mı öyle geliyor :)