17 Nisan 2008

yuva maceramız...

aslında geçen sene ekim gibi başlamıştı. etrafımızda - değil yaşıtı - çocuk bile olmadığından ve de çalışmaya başlayacağımdan dolayı yuvaya alışmasını istemiştim. 2.yaşına 1 ay kala oyun grubuna başladı. yaşadığım bölgede henüz oyun grubu kavramı tam bilinmediğinden uygun bir yer bulmak için epey uğraşmıştım. en sonunda 2 aylık yeni bir yere denk geldim. başındaki bayan ve zihniyet tam istediğim gibiydi. küçük, kendi halinde, yeni açıldığı için de fazla öğrencisi olmayan bir yerdi. fazla öğrenci olmaması demek olanlarla birebir ilgilenilecek demekti, ki öyle de oldu. sadece 2 odası, ama koca bir bahcesi vardı. hava güzel olduğu an herseyi bahçede yapıyorlardı. bu da çok hoşuma gitmişti. sonuç olarak o dönemde istediğim tek şey yaşıtlarıyla beraber eğlenmesiydi.

ilk günler çook zor geçti. ilk defa benden ayrı kalacaktı. gerçi ara ara anneannede kalıyordu. ama orası ayrı kalma sayılmıyordu:) haftada 3 gün 2şer saat ile başladı. ancak ilk hafta kesinlikle benden ayrılmadı. o iki saati birlikte geçirdik. sonraki hafta ilk başlarda biraz ağladı. sonra ben hemen döneceğim diyerek ayrılmış ve kapının önünde beklemiştim. ses çıkmamıştı:) sonraki günlerde de problemsiz ayrılmıştı benden. ama bu süreler uzayıp gün sayısı da 5'e çıkınca tekrar huzursuzluklar baş göstermişti. sonra 1 gün tam gün bırakmayı denemek istedim. 2,5 yaşındaydı o zaman . işte o en büyük hata oldu. akşam onu almaya gittiğimde karşımda mutsuz, huzursuz,huysuz ve de çook üzgün bir çocuk buldum. bezi bile nerdeyse 4-5 saattir değiştirilmemişti. açıklama istediğimde bezinin kalmadığını söylediler !!! inanılmaz üzüldüm ve kötü hissettim. o minicik adam bunu haketmemişti. o yuvadan derhal aldım tabii.. zaten yaz başıydı ve tatil falan derken bir kac ay evde kaldı.

yaz bitti. iş ciddileşti. benim işe başlamam kesinleşti ve ben yeniden yuva arayışına giriştim.
e yaşımız de artık sadece eğlenceden , eğlenerek öğrenme safhasına geldiğinden biraz daha ciddi bir araştırma oldu. en başta aradığım özellik ise hijyen ve düzendi. sonrası için 6. hissime bıraktım. 5-6 tane gezdikten sonra şu an devam ettiği yuvaya denk geldim. 2 katlı bahçe içinde, tertemiz, 11 senelik bir okul. en önemli unsurlardan biri de sahibi bir pedagog, ki bana göre yuvalardaki en büyük eksikliklerden biri de budur. genelde haftada 1-2 saat ugrayıp öyle bir yorum yazan ve sadece bunu da para uğruna yapan insanlarla sağlıklı bir sonuç alınamaz.

burda da yine ilk haftayı yarım günle başlattık. e 3 ay ev keyfi yapınca başlangıcta yine epey problem yaşadık. ama daha çabuk alıştı. gerçi hala her sabah " gitmek istemiyorum" diye şansını denese de içeri girdikten sonra güle oynaya arkadaşlarının yanına dalıyor. yuvaya gitmesinin artıları çok oldu, ancak bazı eksilerini de yaşıyoruz. mesela birşey istediğinde ağlayarak, bağırarak elde etmeği deniyor artık. maalesef çocuklardan bunu öğreniyor. yuvaya kadar bu tarz bir inatçılığı ve ağlayarak yaptırtma huyu yoktu. ya da vurma olayımız hiç yoktu, onu da öğrendi:(
ama bunların yanında çok da güzel ilerlemeler kaydetti. konuşmamız şu sıralar inanılmaz düzeyde. bezimizi nerdeyse komple bıraktık. hergün 20-25 dakika ders yapıyor ve burdaki öğrendiklerinin sonuçlarını dolaylı olarak görüyoruz. sayılar/renkler/şekiller/kavramlar konusunda çok ilerledi. konsantre olup oyuncaklarla oynamayı ve resim yapmayı öğrendi. ki bu konularda evde çok başarısızdık. ben onunla 5 dakikadan fazla oynamazdım, hemen sıkılır giderdi. ya da boyama,yapıştırma, kesme gibi detayların oldugu bir faaliyete hiç başlayamazdık bile. beni nedense pek adamdan saymazdı:)

hatta işi öyle bir ilerletmiş ki, artık o kendinden küçüklere öğretmenlik yapıyor, psikolojik danışmanlık yapıyormuş. :))

yemekde yanındaki kendinden küçüğe :"aylan de bakiim" diye yol gösteriyormuş, o bücür de diyormuş:))) bizimkisi bir de bunun üstüne "afelin " diye alkışlıyormuş..

dün öğle uykusuna yatarken grubundaki kızlardan biri ağlamış. benim çok bilmiş bücür gidip kıza sarılmış, telkin etmiş, onu yatırmış ve hatta yorganını örtmüş...:)))))

bu tarz hareketlerini duydukça ve bebekliğinden bu yana bizi inanılmaz derecede şaşırtan tavırlarını hatırladıkça kristal çocuk kavramını yeniden kurcalamam gerektiğini düşünüyorum. bir dönem çok araştırmıştım bu kavramı. ama bu kendi başına bir yazı konusu olacak.


bu dergilerin 8. sayısına geldi ve gördüğüm kadarıyla yapılan tüm alıştırmaları doğru :)






bunlar da faaliyetlerinin bazılarından örnekler. her ay sonu aylık olarak yaptıkları tüm faaliyetler bize teslim ediliyor. güzel bir arşiv oldu:)



serbest çalışmalarımız :)





e bu kadar emeğe yıldızlarla dolu bir karne yakışır değil mi:)






11 yorum:

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Oy maşallah. Sevsinler onun yıldızlı karnesini. Haydi bakalım darısı üniversite mezuniyetine inşallah.:)

Tabiat Ana dedi ki...

ne güselll..
valla kreşe başlayacağı günleri iple çekiyorum çok özendim maşallah kuzuya ömrü hep böyle güzel başarılı olsun:)
öptüm onu:)

GULTEINEN ENKELINI dedi ki...

Masallah, beni 7-8 sene oncesine goturdun... anlattigin gunlerimiz sanki dun gibi..

Talha ile Eymen'in annesi dedi ki...

oy oy sevsinler yıldızlı karnesini. maşaallah maşaallah...
ben de seneye göndereyim diye düşünüyorum ama tüm gün benden ayrı zaten hiç tanımadığı bir ortama girince nasıl bir tepki verir iyi mi olur kötü mü bilemiyorum. çok kararsızım çok

denizanasi dedi ki...

fikriminincegülü.. inşallah ...:)))

tabiat ana... ben de kreşten dolayı cok mutluyum. evde olduğu zaman kucaktan inmiyor kazık kadar adam :)

gülteinen enkelini.. seninki genc kız olmuş maşallah:)

minik talhanın annesi.. ben de bundan dolayı zaten oyun grubu ile başlattım. yavaş yavaş alıştı.

batuyakasinin hikayesi dedi ki...

Kucuk adama bravo .Buyumus bir de milleti cekip ceviriyor .
Yemek isi nasil oluyor peki? Batu cok nadir kendi yemegini kendisi yer kreste ac kalacak gibi geliyor bana.
Bakalim bu yaz biz de tatil sonrasi krese vermeyi planliyoruz , cok zor gunler bizi bekler....

uykucu dedi ki...

vay demek yıldızlı karne ha kıskandım bizimkinin gittiğikreşlerde hiç karne vermediler (bu 2.ya)buyıl bastırayımda yıl sonu bari versinle bir karne ..kreş başlangıç maceralarımız ne zordu ,şimdi çok şükür düzeldi bakalım ilk okul nasıl olacak..

denizanasi dedi ki...

batuyakasının hikayesi.. yemek problemiz pek yoktu. istese kendi başına yiyebiliyordu. problem olmadı yani. ama ondan 1 yaş kadar küçük bir çocuk var. henüz kendi başına yiyemeyen. yardımcı teyzeler var. onlar yediriyor. ve orda birbirlerinden etkilenerek cok güzel yiyorlar.

denizanasi dedi ki...

figen.. ben de onun paniğine girmeye bşaldım. ilkokulda ne yapacaklar :(

Nihan dedi ki...

Ya bu yuva meselesi benim kafami cok kurcalamaya basladi. Nazlisin gittigi okuldan memnundum ama Nazli artik o kadar isteksiz gidiyor ki benim de elimde olmadan icime kurt dustu. Bilemiyorum ne yapmak lazim.

denizanasi dedi ki...

aynen. can da oyle giderken her sabah savaş veriyoruz. ama oraya girdikten sonra hevesle giriyor içeriye. aksamları aldıgım zaman da keyifle alıyorum. orda da cok mutlu olduğunu söylüyorlar. bize biraz naz yapıyorlar gibi geliyor..