geçenlerde aslının şu yazısını okurken kısa bir süre sonra buna benzer laflar duyacağımı hiç düşünmemiştim :) aslında alarm veriyordu, ama ben anlamadım, ya da anlamak istemedim.
anne : oğlum bak şu gökyüzüne. ne renk?
can : maviii..
anne : e peki sen neden bunu siyaha boyuyorsun?
can : çünküüü BEN öyle olmasını istiyorum.
üstelik bunu da derken bu "ben"in üstünde inanılmaz bir vurgu vardı.
-----------------------------------
aynı gün içindeki 2. diyalog.
odasında oyuncakların, kalemlerin, kitapların herbiri bir yerde.
anne : oğlum neden bunları bu kadar dağıttın ?
can : sen sorasın diye !!
ve bunu da söylerken kıçını dönüp balkona çıktı..
her iki durumda da ben cevap veremedim. sadece bakakaldım. bu yorumlara ne söylenebilirdi ki. aslında tepkisinde haklıydı. kendince doğru şekilde noktalamıştı. ama bunu söyleyen daha 4 yaşında bile olmayan bir cüce.
açıkcası çok ürktüm. ben bu çocugu bu yaşta hala yoğuruyor olmam gerekirken onun bana bu denli sert tepkilerinden çok ürktüm. gelecekteki ergenlik dönemlerini düşünemiyorum bile.
böyle zamanlarda geçmişini ve kendi çocukluğunu düşünmeye başlıyorsun. ben 6 yaş öncesini pek hatırlamasam da o yaştan sonrasında bile anneme babama böyle tepkiler vermeye cesaret edemezdim. değil o kadar küçük, ortaokula giderken bile bizler daha saygılıydık. acaba bu gerçekten erken ergenlik denilen ve hormon dengesiziliğine bağlanan olaydan dolayı mı, yoksa gerçekten bu cüceler bizlerden daha mı zekiler?
geçenlerde Ayşe Arman'ın proje çocuk konulu röportajlarından birinde bir psikolog şöyle demişti:
Bizim bir şey yapmamıza gerek kalmadan, kaçınılmaz olarak öyle oluyor, evrim teorisi diye bir şey var, biyolojik bir evrim. Doğa, hep daha iyisini yaratmak üzere programlanmış. 60 sene önce yapılan bir araştırmada IQ puanının nesilden nesile 10 puan kadar arttığı saptanmış. Biz anne ve babalarımızdan daha zekiyiz, çocuklarımız da bizden daha zeki olacak, onların çocuğu da onlardan daha zeki...
bu dönemde bu konuda en iyisini yapmaya çalışan bir anne olarak gerçekten zorlanmaya başlıyorum. onu yanlış yönlendirmekten, baskı uyguluyor olmaktan ve hatta köreltmekten korkuyorum. çünkü çocuğunun her yaptığına "çocuktur, yapar" zihniyetiyle bakan bir anne değilim. bu tam olarak nasıl ifade edilir ama onu "rahat bırakamıyorum" .
bu, onu faaliyetten faaliyete koşturacak, kurstan kursa sürükleyecek bir anne olacağım anlamına da gelmiyor. aksine ona bu tarz bir baskı kesinlikle yapmak istemiyorum. ama ona bu denli rahat bir çocukluğu sağlarken şımarmasını da kesinlikle istemiyorum. işte bu tarz cevaplar vermeye başladıktan sonra bunu yapabilir miyim, onu istediğim gibi yönlendirebilir miyim artık emin değilim.
biraz karışık oldu galiba:)
ilk şaşırtan diyalog şöyle geçti :
beyimizle suluboya yaparken herzamanki olması gereken renklerde değil de herşeyi siyah renge boyarken dayanamadım sordum.anne : oğlum bak şu gökyüzüne. ne renk?
can : maviii..
anne : e peki sen neden bunu siyaha boyuyorsun?
can : çünküüü BEN öyle olmasını istiyorum.
üstelik bunu da derken bu "ben"in üstünde inanılmaz bir vurgu vardı.
-----------------------------------
aynı gün içindeki 2. diyalog.
odasında oyuncakların, kalemlerin, kitapların herbiri bir yerde.
anne : oğlum neden bunları bu kadar dağıttın ?
can : sen sorasın diye !!
ve bunu da söylerken kıçını dönüp balkona çıktı..
her iki durumda da ben cevap veremedim. sadece bakakaldım. bu yorumlara ne söylenebilirdi ki. aslında tepkisinde haklıydı. kendince doğru şekilde noktalamıştı. ama bunu söyleyen daha 4 yaşında bile olmayan bir cüce.
açıkcası çok ürktüm. ben bu çocugu bu yaşta hala yoğuruyor olmam gerekirken onun bana bu denli sert tepkilerinden çok ürktüm. gelecekteki ergenlik dönemlerini düşünemiyorum bile.
böyle zamanlarda geçmişini ve kendi çocukluğunu düşünmeye başlıyorsun. ben 6 yaş öncesini pek hatırlamasam da o yaştan sonrasında bile anneme babama böyle tepkiler vermeye cesaret edemezdim. değil o kadar küçük, ortaokula giderken bile bizler daha saygılıydık. acaba bu gerçekten erken ergenlik denilen ve hormon dengesiziliğine bağlanan olaydan dolayı mı, yoksa gerçekten bu cüceler bizlerden daha mı zekiler?
geçenlerde Ayşe Arman'ın proje çocuk konulu röportajlarından birinde bir psikolog şöyle demişti:
Bizim bir şey yapmamıza gerek kalmadan, kaçınılmaz olarak öyle oluyor, evrim teorisi diye bir şey var, biyolojik bir evrim. Doğa, hep daha iyisini yaratmak üzere programlanmış. 60 sene önce yapılan bir araştırmada IQ puanının nesilden nesile 10 puan kadar arttığı saptanmış. Biz anne ve babalarımızdan daha zekiyiz, çocuklarımız da bizden daha zeki olacak, onların çocuğu da onlardan daha zeki...
bu dönemde bu konuda en iyisini yapmaya çalışan bir anne olarak gerçekten zorlanmaya başlıyorum. onu yanlış yönlendirmekten, baskı uyguluyor olmaktan ve hatta köreltmekten korkuyorum. çünkü çocuğunun her yaptığına "çocuktur, yapar" zihniyetiyle bakan bir anne değilim. bu tam olarak nasıl ifade edilir ama onu "rahat bırakamıyorum" .
bu, onu faaliyetten faaliyete koşturacak, kurstan kursa sürükleyecek bir anne olacağım anlamına da gelmiyor. aksine ona bu tarz bir baskı kesinlikle yapmak istemiyorum. ama ona bu denli rahat bir çocukluğu sağlarken şımarmasını da kesinlikle istemiyorum. işte bu tarz cevaplar vermeye başladıktan sonra bunu yapabilir miyim, onu istediğim gibi yönlendirebilir miyim artık emin değilim.
biraz karışık oldu galiba:)
7 yorum:
Allah kolaylık versin. ben de kara kara düşünüyorum. şimdiden sorularına cevap bulmakta zorlanıyorum. tepkilerine nasıl karşılık vereceğimi kestiremiyorum. ya sonrası ne olacak. ya ergenlik. gerçekten de düşünüyorum da biz sakin çocuklardık. saygılıydık. ya bizim çocuklarımız nasıl olacak...
:) ne güzel demi kendi bilmiş kelimeleri olması bazenm öyel bir aşşırtıyorlar ki bizi biz bile ne diyeceğimizi şaşırıyoruz
sevgiler canım
sevgili denizanası,
ben aslında kendi seçimleri ve kendi fikirlerini bu kadar rahat dile getirdikleri için imreniyorum onlara.Galiba şımarıklıkla o özgüven arasındaki sınırı tutturmak oldukça zor olacak bizim için ama umarım başarırız çünkü ben bizler gibi annem ne der başkası kızar bu böyle olmalı diye kalıplara çok sokulmuş çocuklara üzülüyorum.Öyle olmalarınıda istemiyorum.Elbet bir yol buluruz:)
öptüm cüce prensi:)
Azı karar, çoğu zarar sözüne çok inanırım. Ama çok da şirin oluyor keratalar.:)
Öperim bızdığı...:)
Ha ha haaaa ! Eeee eskilerin tabiri ile pabuç kadar dilleri var, şaşıyorum her gün :)))
ay çok güldüm şu cavaplara bakın.daha şimdiden böyle olurlarsa ileride ne yaparız bilinmez.Allahtan bizim biraz daha vaktimiz var doya doya tadını çıkaralım bari :))
sevgileeer...
uçan talhanın annesi..evet bizler kesinlikle saygılıydık.
yasemin.. aslında benim de dediğim gibi tepkileri doğru. ama bu yaş için henüz çok erken. diye düşünüyorum :)
tabiat ana. can'da sanırım o çizgiyi yakaladık. yani şımarıklıktan ziyade ondaki
korkunç bir özgüven. ama korkutan da sanırım bu:)
fikriminincegülü.. işte bu çok doğru bir söz:) umarım bu ayarda kalır.
aslı.. hem de 48 numaralık pabuç ..:)))
siyap.. haklısın.. benim de en sevdiğim halleri o 10-12 aylık halleriydi. yumulurdum. sesi çıkmazdı. tadını çıkar gerçekten :)
Yorum Gönder