25 Ekim 2010

teneffüs terörü..


bu çizgi filmi bilir misiniz ? konu genelde teneffüste geçer. çocuklar
hep beraber birlik içinde oyunlar oynar, yaramazlıklar planlarlar.
son sınıf öğrencileri çete başıdır. her biri birbirinden çok farklı
olsa da, bu çeteyle sürekli didişseler de kaba kuvvet nerdeyse
hiç olmaz...
kendi ilkokul zamanlarımı da hatırlıyorum. biz de bu çizgi filmdekiler
gibiydik.
ancak geçtiğimiz hafta başında 2 tam günü okulda geçirmek zorunda
kalınca şimdiki çocukların durumunun ne kadar vahim olduğunu
bir kez daha gördüm :( teneffüs zili çaldığı an resmen bir terör başlıyor...
nerdeyse birbirlerinin üzerine basarcasına koşuyorlar. o yetmiyor
itiyorlar, vuruyorlar. ebe sobelemece oynuyorlar mesela, sobelerken
resmen yere indiriyorlar. kaybetmeyi asla sindiremiyorlar.
hemen tekme tokat girişiyorlar. ve inanılmaz derecede bağırıyorlar.
kız erkek fark etmiyor. feci şekilde kaba kuvvet kullanıyorlar.
oyun oynamayı bilmiyorlar, konuşmayı, sohbet etmeyi hiç bilmiyorlar.
gözümünün önünde birinci sıfıa giden bir kız başka bir kıza okkalı bir
tokat attı. sebebi de geçerken eteğini tutmasıymış.
bandajlı olduğunu gördüğü halde bir sınıf arkadaşı oğlumun eline ilk
okula başladığı gün vurdu. neymiş Can hile yapıyormuş.
yine bir birinci sınıf öğrencisi sıraya sokmak isteyen bir üst sınıf
öğrencisinin suratına koca bir tükürük attı .
ilk hafta çocuğun biri Can'ı yanından geçerken hiç yere itmiş,
çocuğun dirseği boydan boya çizilmişti.
sınıf arkadaşlarından biri bağırmaktan sesi kısıldı. ama annesi
"üşütmüş" dedi. teneffüse gelip o çocuğunun nasıl bağırdığını
görse bu yalanları uydurmaz, bu durumun çaresine bakardı.
benim oğlum gibi daha kendi halinde olan, kavga etmekten ziyade
konuşmaya bayılanlar arada da eziliyor. konuşmak isterken arkadaşının
omzuna el atmak istediği zaman bile Can'ın elini itiyorlar. o da çok
kırılıp hemen bir köşeye çekiliyor. bunu görünce nasıl içim burkuldu,
anlatamam. çünkü benimkisi eski moda, kendine vurana bile vurmayı
beceremeyen saf bi çocuk.
ama bu nesil nasıl bu hale geldi? televizyon, aile, çevre...
en başta televizyon!! arkadaşlarının bazılarının gece 12ye kadar
oturup kurtlar vadisi, adanalı seyrettiğini biliyorum.
düşünsenize.. "çocuklar erken yatmalı" diye bir spot dönüyor
şu sıralar. bir millete çocuğunu saat kaçta yatırması gerektiğini
söyleyen bir durum olması ne korkunç bir ayıp !
aile! en büyük hata bir çocuğa hayır dememektir bana göre.
her isteğine evet demek, her yaptığı hatayı örtbas etmek iyilik
değil, bence çocuğa yapılan en büyük kötülüktür, ki bu tarz
insanları da çok görüyorum etrafında. resmen çocuk ebeveyn olmuş,
anne baba çocuk...
ya da benim çocuğum en iyisi deyip, diğer çocukları aşağılayan ve
de görüştürmeyenler tuhaf insanlar da var. Can'ın sınıf arkadaşı
annemin karşı komşusu ( bu arada annem üst sokağıma taşındı:))
ve inanılmaz bir şekilde çocuğu bizden saklıyorlar. sanki bu çocuklar
okulda tüm gün birlikte değillermiş gibi. kimseyle görüştürmüyorlar.
ama bu baskının sonucunda çocuk okulda bütün gün koşuyor ve
avazı çıktığı kadar bağırıyor.
öğretmen de sürekli telkin ediyor. aileler görüşsün, sürekli bilgi
alışverişinde bulunun, bu diyaloglar çocuklar üzerinde çok olumlu
etkiler bırakır diyor. ama nerde! çocuğunu bu denli asosyal bir
duruma sokan bi aile ile nasıl görüşebilirsin ki mesela ??
bakalım bu ilkokul hayatımız daha neler gösterecek bize...

7 yorum:

Zencefil ve Tarçın dedi ki...

Ahhh ah...çocuklar büyürken ne annelerle ne babalarla karşılaşıyor insan. İnsanların ne kadar bencil ne kadar hırslı olduklarını görüyorsun. Eeee öyle ebeveynlere sahip olan çocuğunda psikolojisi tartışılır tabi.Sevgilerimle....

denizanasi dedi ki...

gercekten de öyle..şimdiye kadar farketmemiştim.

Adsız dedi ki...

of of... ne yapsak bilmiyorum, bugun bir arkadasi deniz' le dalga gecmis elinde kalpli bir kagit var diye... ogretmeni vermis, ne yapsaydim anne diyor garibim... ogretmenine sikayet etmis cocugu, cocuk da teneffuste mavi noktada durma cezasi almis. buranin en iyi ama en zorlayan tarafi cocuklarin birbirine HIC dokunmamalari, itme, kakma yok. itilse de dokunmayacak cocuk cevaben. duracak oyle. o da iyi degil. zero tolerance diyorlar, yani iki taraf da suclu oluyor bir anda, dayagi yiyip cevap veren de.
teneffusler de ogretmenlerin olmamasi burada da sorun, bir iki gozlemci oluyor ama cocuklarin olnlari umursadigi yok. okurken urperdim ama yazdiklarini itiraf edeyim, tukurmek, itmek, tokatlamak... yoktu bizim zamanimizda boyle seyler. tv en buyuk suclu ve az uyku...
sabir diliyorum hepimize, yaz gelse bir an once...
nese

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Deniz'cim bunlar daha başlangıç neler neler yaşayacak ve hayretler içinde kalacaksın, gözün korkmasın mücadele etmeyi ve çocuğunu korumayı öğreneceksin:)
Sevgilerimle...

sarikiz dedi ki...

İnan çocuklar yaşayarak 1 hafta sonra onlardan biri oluyor.
Sende çalışıyorsun etraf o çocukları yetiştirmiş insanlarla dolu. Artık vurup tükürmüyorlar ama maillerle arkandan iş çevirerek,dedikodu yaparak türlü pisliklerini yapıyorlar.

Yani sana tavsiyem Canı'ı değiştirmeye çalışma,aman oğlum vurma deme.

Biraz canide ama savaş sanatını şimdiden öğrensinler çünkü hayat gittikçe iğrençleşiyor.

denizanasi dedi ki...

neşe'cigim.. valla gördüklerimi hala sindiremedim. keşke burda da böyle dokunmamak olsa. nöbetçi öğretmen görüyor, tepki bile vermiyor ya !!

özlem.. valla itiraf ediyorum çok korkuyorum. ama ne olursa olsun. onu korumaya çalışacağım.

sarıkız.. bazen annemin oturduğu sitede cocuklarla oynuyor. kendinden küçük kız bile onu gecen gün itmiş. bizimki gelip şikayet etti sadece . ama kendisi birsey yapmamış. çünkü kıyamamış. ben ona sen de vur desem de beceremiyor((
o kadar acımasız çocuk görüyorum ki, şaşıp kalıyorum. bu çocuklar yeterince ilgi ve sevgi mi görmüyor acaba diye düşünüyorum.

stilperisi dedi ki...

geçen sene takip ediyordum seni sonra bakamadım. şimdi tekrar girdim bloguna da oğlun kocaman olmuş maşallah:)))