universite dönemimde en sevdigim yerlerden biriydi beyoglu.. saatlerce fransız konsoloslugunun onundeki banklarda oturup gelen gideni seyrederdim.. simdi ne bank kalmış ne de eski tadı.. ozellikle tunele kadar gidip alman kitabevine ugramayi severdim. mutlaka bir - iki kitap alip geri yukarıya yürürdüm.. atlas pasajına ve aznavura mutlaka ugrardım.. zaman ilerledikçe arka sokaklarını keşfetmeye başladım :) mesela balıkpazarını, mesela asmalımesciti, mesela sıraselvileri. bu mekanlardaki tüm bar ve meyhaneleri denedim. ozellikle balıkpazarındaki asrın ve imroz en favorilerimdendi. hepsi geçmişte kaldı. bir donem cok yoğun çalışmaya başladım ve artık ev bana çok daha çekici gelmeye başladı. hafta sonları dahi evde kalıp kitap okumak ya da tv seyretmek daha cok hoşuma gidiyordu.. zaten kısa bir süre sonra minik bir can katıldı aramıza:) istesem de artık pek gidemezdim..
bu hafta sonu kendime izin ilan ettim.. oğluşumu anneanneye bıraktım ve aylar sonra bir beyoglu turu yapmaya karar verdim.. hiçbir şey eskisi gibi değil.. sanki her yer mağaza ve cafe olmuş.. zencefili goremedim.. atlas pasajı içindeki sedef eşyalar satan dükkan artık bir mağaza olmuş.. peranın köşesindeki kitapçı artık bir cafe .. yine peranin icinde bir swatch bayii vardı.. bir donem saat merakımı ( daha dogrusu swatch merakımı :) ) hep o dukkandan karşılamıştım.. uzuldum.. birçok şey gibi burası da bozulmuş geldi bana.. neden hersey bu kadar hızlı ve olumsuz yönde degisiyor bu şehirde ? neden güzel olanları yok edip sadece para kazanmaya endekslendik ?
15 Ekim 2006
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder